Meclisin yasama görevi tamamen Cumhurbaşkanına devrediliyor
Sadece kadınlar için değil, Türkiye için yaşamsal tehlike!
Eşitlik İçin Kadın Platformu-EŞİK’in 6’ncı TBMM İzleme Raporu, attığı bir tweet nedeniyle bir milletvekilinin vekilliğinin düşürüldüğü, Meclis’in 3’üncü büyük partisine kapatma davasının açıldığı, böylece parlamentonun geleceğinin iyice belirsizleştiği bir döneme denk geldi.
Oysa EŞİK’in görevini yapması taleplerini yükselttiği kampanyalarımız sayesinde, Meclis’te kadına karşı şiddet ve kadın cinayetlerinin daha çok gündeme geldiği bir ay yaşamıştık. 8 Mart Dünya Kadınlar Günü vesilesiyle Meclis’te daha çok ‘kadın’, daha çok ‘İstanbul Sözleşmesi’, daha çok ‘Toplumsal cinsiyet eşitliği’ sözcükleri duymuştuk.
‘Her gün en az üç kadın öldürülürken, artık cinskırıma dönüşen kadın cinayetlerini durdurmak için Meclis özel oturumla toplansın’ talebimiz henüz yerine gelmemişti ama iktidar partisi tarafından bu konuda bir komisyon kurulmasına karar verilmesine tanık olmuştuk.
Aylardır dilimizde tüy bitmişti söylemekten; sonunda KEFEK -çok verimli olmasa da- toplanmıştı.
Adalet Bakanı Abdülhamit Gül, kadına şiddet konusunda İstanbul Sözleşmesi ve 6284 sayılı yasayı kastederek, bunlara dokunulmayacağını açıklamıştı. Meclis Başkanı Mustafa Şentop ise gazetecilerin soruları üzerine İstanbul Sözleşmesi’nden çekilmeye sıcak bakmadığını ima eden bir açıklama yapmıştı.
Bu mırıldar gibi yapılan anlaşılması zor açıklamaların yanı sıra AKP İstanbul il başkanlığına (ittifak için İstanbul Sözleşmesi’nden çıkış pazarlıkları yapılan) Saadet Partisi kökenli bir ismin getirilmesi; ardından Türkiye’deki kadın haklarının budanması konusunda resmi bir hükümet programı açıklayan TBMM Boşanma Komisyonu Başkanı Ayşe Keşir’in AKP Kadın Kolları Başkanlığına atanması İstanbul Sözleşmesi konusunda bizi kaygılandırmaya yetmişti. Nitekim bir gece yarısı İstanbul Sözleşmesi’nden çıkıldığı açıklanıverdi.
İstanbul Sözleşmesi’yle ilgili Cumhurbaşkanlığı ‘kararı’ anayasal anlamda yok hükmündedir; Sözleşme yürürlüktedir.
Çünkü milletin Meclisinin oybirliğiyle kabul ettiği bir sözleşmeden bir kişinin iradesiyle çıkılamaz. Meclis’in iradesi tek kişiye devredilemez. Meclis’te yasayla kabul edilen ve Anayasa’nın 90. maddesi uyarınca yasaları bile yürürlükten kaldırma özelliği olan temel hak ve özgürlüklere ilişkin uluslararası sözleşmelerden tek kişilik kararlarla çıkılamaz. EŞİK olarak ilk günden beri bu kararın YOK HÜKMÜNDE olduğunu belirtiyor ve TBMM’den geçirilecek bir yasa olmaksızın geçerli olmayacağının altını çiziyoruz.
Bu arada İstanbul Sözleşmesi’ne ilişkin Cumhurbaşkanı kararının bile kadın katillerine nasıl cesaret verdiğini, karar Resmi Gazete’de yayınlandıktan sonra 12 saat içinde 6 kadının öldürüldüğünü hatırlatıyoruz.
İlk günden beri muhalefeti göreve çağırdık. Bir cumhurbaşkanlığı kararı ile meclisin devredışı bırakılamayacağını anlatmak için tüm muhalefet partilerinin birlikte Meclis’te ortak bir basın açıklaması düzenleyerek meclisin iradesine sahip çıkmasını talep ettik. Bu yol bir kere açılırsa, tek bir kişinin kararıyla tüm uluslararası sözleşmelerden çıkılabileceği, tek bir kişinin kararıyla tüm yasaların lağvedileceği uyarıları yaptık. Maalesef bu talebimiz muhalefet partilerince kabul görmedi. Hemen ardından da TBMM Başkanı Mustafa Şentop, ”Cumhurbaşkanı, İstanbul Sözleşmesi’nden kararname ile çekildiği gibi Montrö’den de diğer uluslararası anlaşmalardan da çekilebilir” dedi.
Mustafa Şentop’un, başkanı olduğu Meclis’i devredışı bırakan ve milletin iradesini bir kişiye devretmeye çalışan bu sözlerini kınıyoruz. Muhalefeti de derhal bir araya gelmeye ve Lozan dahil, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi dahil tüm uluslararası sözleşmelerden tek kişi kararıyla çıkışa sürüklendiğimiz, tek kişi kararıyla medeni yasadan ticaret yasasına tüm yasaların yürürlükten kaldırılabileceği bu sürece birlikte karşı koyacaklarını açıklamaya çağırıyoruz.
Bu süreci durdurmak için birlikte hangi ortak stratejiyi belirleyip uygulayacaklarını açıklamalarını istiyoruz.
EŞİK olarak Avrupa Konseyi’nin Türkiye’nin çekilme bildirimini (hukuken geçerliliğini sorgulamadan) derhal yürürlüğe koymasını da eleştiriyoruz.
Bu karar bizlere, Avrupa’ya göçün ve Akdeniz’de doğal gaz aramasının durdurulması karşılığında, Avrupalı kurumlar ve devletler tarafından en temel insan haklarının bile umursamadığını düşündürüyor.
EŞİK, olarak kararın geri alması için Avrupa Konseyi’ne başvurduk; Türkiye’nin İstanbul Sözleşmesi’nden çekilme girişiminin hukuka aykırı olduğunu belirterek, tüm süreci gözden geçirmesi için çağrıda bulunduk. https://esikplatform.net/avrupa-konseyine-cagrida-bulunduk/ Konseyin cevabını bekliyoruz.
EŞİK olarak, bu karardan dönülmesi için ulusal ve uluslararası alanda her türlü hukuki hakkımızı kullanacağız. İstanbul Sözleşmesi’nden sonra risk altında olan diğer sözleşmelere, yasalara, haklarımıza, hayatlarımıza sahip çıkacağız.
5’inci Meclis İzleme Raporumuzda şu tespiti yapmıştık: “16 Nisan 2017 Anayasa Referandumu ile getirilen Başkanlık sistemiyle Meclis etkisizleştirilmiş; kadınların hayatları ve hakları iktidarın Meclis dahil her türlü denetimden muaf keyfi politikalarına bırakılmıştır. EŞİK’in TBMM İzleme Raporları, muhalefetin verdiği genel görüşme, yasa teklifi, meclis araştırması teklifi, soru önergesi gibi hiçbir katılım ve denetim mekanizmasının işlevinin kalmadığını ortaya koymaktadır.” Tüm raporlarımız, meclisin nasıl devredışı bırakıldığını, toplumun yaşadığı sorunları çözmekten uzak, “işlevsiz bir işyeri” haline getirildiğini gösteriyor.
Buna rağmen EŞİK olarak yasama dönemi soruna dek izleme faaliyetimize devam edeceğiz. Sabırla ve inatla. Çünkü tarihe not düşüyoruz. Daha da ötesini yapıyoruz, tarih yazıyoruz.
İSTANBUL SÖZLEŞMESİ’NİN FESHİ GİRİŞİMİNDEN ÖNCE MECLİS NE KONUŞMUŞTU?
Tüm bu şartlar altında oluşan 6’ncı EŞİK TBMM İzleme Raporumuza göre, içinde 8 Mart gibi kadınlar açısından önemli bir günün de bulunduğu son bir aylık Meclis karnesi şöyle:
Genel Kurul’da 8 Mart nedeniyle bol bol İstanbul Sözleşmesi konuşuldu; ancak 600 milletvekilinden sadece 1’i (CHP Bursa Milletvekili Nurhayat Altaca Kayışoğlu) İstanbul Sözleşmesi’nin denetim organı GREVIO tavsiyelerinden birkaçını okudu
17 grup toplantısından 4’ünde ‘kadın, İstanbul Sözleşmesi, Eşit Temsil, taciz, #metoo, EŞİK, 8 Mart vardı. Meral Akşener 10 Mart 2021 tarihli grup toplantısında mikrofonu EŞİK’ten İdil Yalçıner Şimşek’e devretti. Böylece adı son aylarda Meclis’te sık sık duyulan EŞİK içinden bir temsilci ilk kez Meclis kürsüsüne çıkmış oldu.
2 genel görüşme önergesinden 1’i EŞİK’in talebini içeriyordu
Sürpriz! KEFEK 7 ay sonra toplandı! Ama 1,5 saatten az süren toplantı ‘inşallah’larla bitti.
Kadına karşı şiddeti araştırmak için komisyon kuruldu. Ancak daha önce de kurulmuş, 950 sayfalık raporu görüşülmeden kadük olmuştu
83 kanun teklifinden sadece 10’u kadınlarla ilgiliydi: Biri Toplumsal Cinsiyet Eşitliği Kurumu kurulması, biri seçimlerde yüzde 50 kadın temsili, üçü de 8 Mart’ın resmi tatil ilan edilmesine yönelikti
155 meclis araştırma önergesinden sadece 7’si kadınların yaşadığı sorunlara değindi
1250 soru önergesinden yalnızca 20’sinde kadının adı geçti
192 basın toplantısından 18’i kadınlar içindi
Raporun tamamını aşağıda okuyabilirsiniz.
17 GRUP TOPLANTISINDAN 4’ÜNDE KADIN, İSTANBUL SÖZLEŞMESİ, EŞİT TEMSİL, TACİZ, #METOO VE EŞİK VARDI
İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener, 3 Mart’ta gerçekleşen grup toplantısında, 2015’te Berat Albayrak’ın ağabeyinin televizyonunda kendisi için ‘eşini aldattığına dair’ imalı bir iftira atıldığını belirterek, “Susmadım, çok sert bir tavır, tutum aldım, anında konuştum” dedi. Ardından AKP Grup Başkanvekili Özlem Zengin’in ‘Çıplak aramaya maruz kalan kadın onurluysa hemen şikayet eder’ sözlerine değindi, “Yani bu arkadaş diyor ki tacize, tecavüze uğrayan kadın susuyorsa, susmak zorunda kalıyorsa, onursuzdur, aradan zaman geçtikten sonra konuşuyorsa, yine onursuzdur. Milletin vekili olduğunu iddia eden bir insanın sözlerine bakar mısınız? Oysa araştırmacılar diyor ki kadınların yaşadığı travma ne kadar ağırsa, ortaya çıkması da o kadar zordur, toplum baskısı ne kadar ağırsa, bu konuları konuşmak da o kadar zordur” dedi. Akşener bu konuşmasında dünyada kadınlara cesaret aşılayan #MeToo hareketinden de söz ederek, 10 yıl, 20 yıl önceki taciz olaylarının bile ortaya çıkarıldığını hatırlattı.
Akşener 10 Mart’taki grup toplantısında ise son bir yılda 304 kadının öldürüldüğü, her gün karakollarına yüzlerce şiddet şikayetinin yapıldığı Türkiye’de maalesef değişen bir şey olmadığını söyleyerek, Samsun’dan gelen şiddet görüntülerinden söz etti. Sosyal medyada kendisiyle ilgili ‘Fosforlu Meral’ etiketiyle bir kampanya yapıldığından söz eden Akşener, bunun geçmişte de söylendiğini anlattı. Nikah şahidi oldukları oğlunun dokuz aylık çocuğuna da ‘Nesebi gayri sahih’ dendiğini açıklayan Akşener, “Bu nasıl bir şuuraltıdır, bu nasıl bir psikolojidir. İsmet Büyükataman isimli bir yaşam formu, başından itibaren bana Türk filmlerinden -ki Sayın Bahçeli Türk filmlerine çok meraklıdır. Kitap okumaz ama Türk filmlerine çok meraklıdır- tuhaf kadın karakterlerinin isimlerini sıfat olarak kullandı. Son dönemde çok öne çıkan, cengaver bir yaşam formu daha var. Bu arkadaş ise sövmenin, sinkafın dibine gitti ve bununla Meral Akşener’e, Akşener’in şahsında sizlere hakaret ettiklerini, onu üzdüklerini zannettiler. Allah’ım sen ne büyüksün. Beni vesile kılıyorsun. Kereste gibi adamları, kereste gibi yaşam formlarının, erkek demeye midem kalkıyor, onların yüzünün ne iğrenç olduğunu, şuur altlarının ne kadar pis olduğunu ve her birinin ne kadar korkak olduğunu göstermeye beni vesile kıldın. Sana şükürler olsun Allah’ım” diye devam etti.
Akşener bu grup toplantısında, kadınları şiddetten koruyan İstanbul Sözleşmesi’ne zihniyeti batasıca bir grubun karşı çıktığını, kadına karşı şiddetle ‘kadın cinayetleri abartılıyor’ diyerek mücadele edilemeyeceğini de söyledi ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’a “Kendine ters bir şey söylendiğinde iki saatte yakalıyorsun, kadınlara karşı en ağır suçlar işlendiğinde ortada yoksun” diye seslendi. Ardından kürsüyü EŞİK’ten İdil Yalçıner Şimşek’e verdi. Böylece adı son aylarda Meclis’te çok sık geçen Eşitlik İçin Kadın Platformu’dan gelen bir temsilci ilk kez Meclis Kürsüsü’ne çıkmış oldu. Şimşek, EŞİK’in 8 Mart bildirisinden bir bölümü okurken, “Eşitlik mücadelemizle çıkarılan yasaları, İstanbul Sözleşmesi’ne, CEDAW gibi uluslararası sözleşmelere karşı karalama kampanyası yürüten marjinal gruplarla söylemini ortaklaştıran iktidar, hayatlarımızı pazarlık konusu yapmaya devam ediyor. Ailede, toplumda, devlette reis istemiyoruz. Yaşam biçimi dayatmasına, nefret söylemine ve cinsiyete dayalı ayrımcılığa karşı mücadele ediyoruz” dedi.
HDP Eş Genel Başkanı Pervin Buldan, 9 Mart’ta sadece kadınların katıldığı grup toplantısında konuşmasına “Tüm engellemelere rağmen rengimizle, coşkumuzla, umudumuzla, direncimizle ‘isyanımız özgürlüğümüz için’ diyerek alanları, meydanları bu 8 Mart’ta da kadının rengine boyadık”sözleriyle başladı. Başka pandemi olmak üzere dünyadaki krizlerin en fazla kadınları vurduğunu hatırlatan Buldan, bu dönemde her 2 kadından birinin ya işten ya da ücretsiz izne çıkarıldığını söyledi. Kod 29’un kadınları “ahlaksızlıkla” suçlanıp erkek şiddetine açık hale getirdiğini belirten Buldan, şunları söyledi: “Tekçi erkek bir iktidardan eşit bir düzen çıkmaz, İstanbul Sözleşmesi’ni yok sayan zihniyetle kadınları katleden zihniyetin kodları aynıdır. Erkek iktidarlarını sürdürmek için kadınları daha fazla yoksulluğa sürüklediler. Oysa dünya kadın emeği üzerine kuruludur. Yaşam kadınla vardır, kadınla büyümektedir ve kadınla gelişmektedir. Bizler dünyayı ayakta tutan bu devasa emeğin görünür olması için yürüttüğümüz mücadelemizde kadınların ev içinde ve dışında döktüğü her damla alın terin hakkını savunuyoruz, soruyoruz. Bundan sonra sormaya da savunmaya da devam edeceğiz.” Grup toplantısına katılan kadınlar, üzerinde “Kadınlar için adalet” yazılı maskeler taktı.
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, 9 Mart’taki grup toplantısındaki konuşmasına maalesef, kadın hareketi tarafından çok eleştirilen kadın-çiçek benzetmesiyle başladı, salonda kendisini izleyen sivil toplum kuruluşlarından kadınlara hitaben “Burayı bir kır bahçesine döndürmüşsünüz. Çiçekler var aramızda, kadınlar var” dedi. Kadınların hayatın her alanında yer aldığını vurgulayan Kılıçdaroğlu, kadınların toplumun ikinci sınıf vatandaşı olmadığının altını çizerek, “Kadınlar birlikte yaşadığımız, ağladığımız, sevindiğimiz, tasada ve kıvançta birlikte ve eşit olduğumuz bir ortamda hepimizin huzuru, bereketi olur. Hepimiz huzur içinde o ülkede yaşarız. Toplumsal cinsiyet eşitliğini sağlayarak yola çıkacağız” dedi. Son bir yılda 571 bin kadının işinden olduğunu, İŞKUR üzerinden iş bekleyen üniversite mezunu kadın sayısının 472 bine ulaştığını kaydeden Kılıçdaroğlu, “İŞKUR’da bekleyen, çalışmak isteyen kadınların sayısı 1 milyon 400 bin ve iş yok. Kadınlar haklı olarak eşit işe eşit ücret, sendika ve iş güvenliği de talep ediyor” diye devam etti. Siyasette eşit temsil ve 8 Mart’ın resmi tatil olması kanun tekliflerini de -çoğunluğunu EŞİK üyelerinin oluşturduğu- kadın örgütlerinin talepleri doğrultusunda hazırladıklarını ifade etti.
SÜRPRİZ! KEFEK 7 AY SONRA TOPLANDI
Önceki 5 TBMM İzleme Raporumuzda, günde en az üç kadının öldürüldüğü, kadınların haklarının geliştirilmesi bir yana kazanılmış haklarına da göz dikilen bir dönemde TBMM Kadın Erkek Fırsat Eşitliği Komisyonu KEFEK’in 2020’nin Temmuz ayından bu yana toplanmadığını belirtmiştik. Sürpriz! KEFEK 7 aydan sonra, 4 Mart 2021’de ilk kez toplandı.
Toplantı 1,5 saatten az sürdü. Zamanın çoğu KEFEK’in neden uzun süredir toplanmadığı, atıl kaldığı tartışmalarıyla geçti. Muhalefet milletvekillerinin kadın cinayetlerini önlemede önemli bir uygulama olacak ‘ısrarlı takip’in suç olarak düzenleneceği kanun teklifiyle ilgili önerilerinin, hükümetin insan hakları eylem planında zaten olduğu söylendi. Usul tartışmaları da toplantıdan oldukça zaman çaldı.
Başkan Fatma Aksal, kadına yönelik şiddetle mücadeleyi izlemeye yönelik bir alt komisyon kurulması, İstanbul Sözleşmesi’nin uygulamasına ilişkin rapor hazırlanması, GREVIO’nun Türkiye’ye yüklediği yükümlülüklerin KEFEK tarafından hayata geçirilmesi gibi önerilere, “İnşallah, inşallah” cevabı ve daha sık toplanma sözü vererek, yeni bir tarih belirlemeden toplantıyı kapattı.
EŞİK olarak, yine aylardır ‘Meclis Göreve’ kampanyası düzenler, kadına karşı şiddeti ve kadın cinayetlerini konuşmak üzere özel oturum talebimizi yükseltirken, Meclis’ten iktidar partisinin önerisiyle bu konuları araştırmak üzere bir komisyon kurulacağı haberi geldi.
Evet, Meclis’ten bir ses geldi ama ne yazık ki bu, kadına karşı şiddet konusunda kurulan ilk komisyon değil. Nitekim muhalefet partisinin birçok milletvekili de Meclis’te bunu dile getirdi ve önceki komisyonun yüzlerce sayfalık raporunun henüz Meclis’e getirilmediğinden dert yandı.
Öyleyse bu yeni komisyonun sorunlara çare olacağını bekleyebilir miyiz? Bu komisyonların çalışma sürelerinin, daha sonra uzatmalar yapılmadığı takdirde 3 ay olduğunu biliyoruz. Ayrıca çoğunluğu oluşturan iktidar partisinin dışındaki partilerin önerilerinin kabul edilmediğine, içeriği iktidar partisinin belirlediğine de çok tanık olduk. Hatta bazı komisyon raporlarında muhalefet partilerinin muhalefet şerhleri bile yayınlanmıyor. Bu durum, yukarıda yer alan KEFEK toplantısından da net bir şekilde anlaşılabiliyor.
Bu durumda EŞİK’in 5 acil talebi, İstanbul Sözleşmesi’nin uygulanması için hazırladığı 12 adımın atılması, sözleşmenin denetim organı olan GREVIO Türkiye Raporu’nun iki yıldır yapılmayan resmi çevirisinin yapılıp ilgili tüm kurumlarla paylaşılması ve ‘ısrarla’, ‘güçlü bir şekilde’ önerilen uygulamaların hayata geçirilmesi nasıl mümkün olacak?
EŞİK olarak bu yeni komisyonu, bir Türkiye geleneği, yani sorunların sürüncemede bırakılması, tepkilerin yatıştırılması, çözümlerin ertelenmesi için “komisyona havale” olarak görüyoruz.
1250 SORU ÖNERGESİNDEN YALNIZCA 20’SİNDE KADININ ADI GEÇTİ
17 Şubat’ta HDP Batman Milletvekili Feleknas Uca, Aile Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanı Zehra Zümrüt Selçuk’a, kadın işgücünün değerlendirilmesi ve istihdama katılması yönünde atılacak adımları sordu.
17 Şubat’ta CHP Tekirdağ Milletvekili Candan Yüceer Adalet Bakanı Abdülhamit Gül’e saldırıya uğrayan bir kadınla ilgili soruşturmayı sordu.
Candan Yüceer aynı soruyu İçişleri Bakanı Süleyman Soylu’ya da yöneltti.
17 Şubat’ta HDP Van Milletvekili Muazzez Orhan, Aile Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanı Zehra Zümrüt Selçuk’a işsiz kadınlara dair verileri ve bu oranı azaltmak için yapılan çalışmaları sordu.
17 Şubat’ta CHP Balıkesir Milletvekili Ensar Aytekin Adalet Bakanı Abdülhamit Gül’e saldırıya uğrayan bir kadınla ilgili soruşturmayı sordu.
17 Şubat’ta CHP Balıkesir Milletvekili Ensar Aytekin aynı soruyu İçişleri Bakanı Süleyman Soylu’ya da iletti.
18 Şubat’ta CHP Niğde Milletvekili Ömer Fethi Gürer, Tarım ve Orman Bakanı Bekir Pakdemirli’ye 2020 yılında sözleşmeli üretim yapan çiftçi sayısı ile tarım kredi kooperatifinin iş birliği yaptığı kadın kooperatifçi sayısını sordu.
19 Şubat’ta HDP İstanbul Milletvekili Oya Ersoy, Adalet Bakanı Abdülhamit Gül’e elektronik cihazla takip edilen kadına karşı şiddet şüpheli, sanık ve hükümlülerine dair verileri sordu.
19 Şubat’ta HDP Diyarbakır Milletvekili Semra Güzel, Aile Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanı Zehra Zümrüt Selçuk’a kamu kurum ve kuruluşlarında toplumsal cinsiyet farkındalığına yönelik yürütülen eğitim çalışmalarını, mobinge uğrayan kadın çalışanları ve bu durumun önlenmesine yönelik çalışmaları sordu.
23 Şubat’ta HDP Batman Milletvekili Ayşe Acar Başaran Cumhurbaşkanı Yardımcısı Fuat Oktay’a, 9 Ocak 2013 tarihinde Paris’te 3 kadının öldürüldüğü olayın soruşturmasına ilişkin bir soru önergesi verdi.
3 Mart’ta CHP Niğde Milletvekili Ömer Fethi Gürer Aile Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanı Zehra Zümrüt Selçuk’a, boşanmış ya da eşini kaybetmiş kadınlara verilen destekleri sordu.
3 Mart’ta HDP İstanbul Milletvekili Oya Ersoy, Aile Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanı Zehra Zümrüt Selçuk’a kadın istihdamının arttırılmasına ilişkin çalışmaları sordu.
3 Mart’ta CHP İzmir Milletvekili Murat Bakan, İçişleri Bakanı Süleyman Soylu’ya İzmir’de 2018, 2019 ve 2020 yılları arasında ŞÖNİM’e müracaat eden ve hakkında koruma kararı verilen kadınların sayısını sordu.
4 Mart’ta İyi Parti Eskişehir Milletvekili Arslan Kabukçuoğlu Aile Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanı Zehra Zümrüt Selçuk’a, kadınların işgücüne katılımını artırmaya yönelik çalışmaları sordu.
4 Mart’ta HDP Adana Milletvekili Tülay Hatimoğulları Aile Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanı Zehra Zümrüt Selçuk’a çalışma hayatında cinsiyet ayrımcılığıyla mücadeleye ve kadın işsizliğinin azaltılmasına yönelik çalışmaları sordu.
4 Mart’ta HDP Diyarbakır Milletvekili Semra Güzel Aile Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanı Zehra Zümrüt Selçuk’a, kadın işsizliğini azaltmaya ve istihdamı artırmaya yönelik çalışmaları sordu.
4 Mart’ta HDP İstanbul Milletvekili Züleyha Gülüm, Aile Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanı Zehra Zümrüt Selçuk’a engelli kadınlarla ilgili çeşitli verileri ve pandemi sürecinde bu kişilere yönelik çalışmaları sordu.
5 Mart’ta HDP İstanbul Milletvekili Züleyha Gülüm Aile Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanı Zehra Zümrüt Selçuk’a mevsimlik tarım işçisi olarak çalışan kadın ve çocuklara ilişkin verileri sordu.
10 Mart’ta HDP Van Milletvekili Muazzez Orhan Ulaştırma ve Altyapı Bakanı Mehmet Cahit Turhan’a, Türkiye’deki internet kullanıcılarının, kara ve deniz araçlarında ehliyet sahiplerinin, uçakla seyahat edenlerin sayılarını ve kaçının kadın olduğunu sordu. Ayrıca, bakanlığa bağlı çalışan kadın yönetici oranını da istedi.
13 Mart’ta HDP Şanlıurfa Milletvekili Ayşe Sürücü, Milli Eğitim Bakanlığı’na, kadına karşı şiddetin çözümü olan ve MEB’in 26 eğitim hedefi arasında yer alan toplumsal cinsiyet eşitliği kavramını hem müfredattan hem de internet sitesinden neden kaldırıldığını sordu.
155 MECLİS ARAŞTIRMA ÖNERGESİNDEN SADECE 7’Sİ KADINLARIN YAŞADIĞI SORUNLARA DEĞİNDİ
Açılması istenen meclis araştırmaları şunlardı:
24 Şubat’ta İyi Parti Isparta Milletvekili Aylin Cesur ve 19 milletvekili: Kadın yoksulluğunun tüm boyutlarıyla araştırılarak alınması gereken tedbirlerin belirlenmesi
24 Şubat’ta HDP Adana Milletvekili Tulay Hatımoğulları Oruç, koronavirüs nedeniyle işten çıkarma yasaklarının arka kapsı olarak görülen ve “ahlak ve iyi niyet kurallarına uymayan haller” olarak tanımlanan Kod-29’la işten çıkarmeler için
26 Şubat’ta HDP Mersin Milletvekili Fatma Kurtulan ve 19 milletvekili: Kadın istihdamının azalmasının nedenlerinin araştırılarak artırılması için yapılması gerekenlerin belirlenmesi
4 Mart’ta HDP Batman Milletvekili Ayşe Acar Başaran: Kadınların çalışma hayatında maruz bırakıldığı adaletsizliklerin belirlenmesi
9 Mart’ta İyi Parti Kocaeli Milletvekili Lütfü Türkkan: Kadınların toplumsal hayatta karşılaştıkları her türlü şiddetin engellenmesi ve kadın cinayetlerinin durdurulması için alınması gereken tedbirlerin belirlenmesi
8 Mart’ta CHP Denizli Milletvekili Gülizar Biçer Karaca ve 21 milletvekili: Kadın yoksulluğunun nedenlerinin araştırılarak en aza indirilmesi için alınması gereken tedbirlerin belirlenmesi
11 Mart’ta CHP Gaziantep Milletvekili Bayram Yılmazkaya ve 22 milletvekili: Kadın cinayetleri ve kadına karşı şiddetin engellenmesi için yapılması gerekenlerin belirlenmesi amacıyla bir Meclis araştırması istedi.
2 GENEL GÖRÜŞME ÖNERGESİNDEN 1’İ EŞİK TALEBİNİ İÇERİYORDU
8 Mart’ta HDP İzmir Milletvekili Serpil Kemalbay, kadınlara ve LGBT+’lara karşı şiddetin önlenmesi için alınması gereken tedbirler konusunda bir genel görüşme açılmasını istedi.
83 KANUN TEKLİFİNDEN 10’U KADINLARLA İLGİLİYDİ: BİRİ TOPLUMSAL CİNSİYET EŞİTLİĞİ KURUMU KURULMASI, BİRİ SEÇİMLERDE YÜZDE 50 KADIN TEMSİLİ, ÜÇÜ DE 8 MART’IN RESMİ TATİL. İLAN EDİLMESİNE YÖNELİKTİ
2 Mart’ta CHP İstanbul Milletvekili Sibel Özdemir, Borsa İstanbul’da işlem gören ve yönetim kurulları en az dört üyeden oluşan anonim şirketlerin yönetim kurulu üyelerinin en az yüzde 30’unun kadın olması şartı getirilmesi için kanun teklifi verdi.
CHP Eskişehir Milletvekili Jale Nur Süllü, şiddet türleri arasına dijital şiddetin de dâhil edilmesi, önleyici tedbir kararı verilebilmesi için kesin delillerin aranması yerine mağdurun beyanında şiddetin veya şiddet tehlikesinin varlığına işaret eden emarelerin yeterli sayılması, şiddeti veya silahlanmayı özendiren yayınların RTÜK tarafından denetlenmesi, kadına yönelik şiddetin hiçbir şekilde uzlaştırma veya arabuluculuk kapsamına alınmaması, gerekli koruyucu ve önleyici tedbir kararı verilmediği durumlarda mağdura tazminat ödenmesi gibi amaçlarla 6284 sayılı kanunda değişiklik yapılması için kanun teklifi verdi.
5 Mart’ta HDP Şırnak Milletvekili Nuran İmir, 8 Mart Dünya Kadınlar Günü’nün resmi tatil olarak belirlenmesi amacıyla bir kanun teklifi verdi.
8 Mart’ta HDP Van Milletvekili Muazzez Orhan, kadınların evlendikten sonra kendi nüfus kütüklerinde kalabilmeleri ya da evlenen kadın veya erkeğin talebiyle yeni bir aile kütüğü açılabilmesi için bir kanun teklifi verdi.
8 Mart’ta HDP Van Milletvekili Muazzez Orhan, kadınlara karşı her türlü ayrımcılığın önlenmesi için sosyal, siyasal ve ekonomik mekanizmaların oluşturulması yönünde faaliyetlerde bulunmak üzere Toplumsal Cinsiyet Eşitlik Kurumu kurulması ve mevzuatta toplumsal cinsiyet eşitliğini sağlama yönünde düzenlemeler yapılması amacıyla bir kanun teklifi verdi.
9 Mart’ta CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, Sakarya Milletvekili Engin Özkoç ve Manisa Milletvekili Özgür Özel, siyasi partilerin tüm seçimlerde yüzde 50 kadın kotası uygulaması, milletvekilliği genel veya ara seçimleri için belirlediği adayları birbirini izleyen iki adayın aynı cinsiyetten olmaması esasına bağlı kalacak şekilde tespit etmesi (fermuar yöntemi), mali gücü yeterli olmayan kadın adayların parti üyelerinden alınan giriş aidatından muaf tutulması ve kadınlardan milletvekili aday adaylığı aidatının dörtte bir oranında alınması amacıyla bir kanun teklifi verdi.
9 Mart’ta yine Kılıçdaroğlu, Özkoç ve Özel, 8 Mart Dünya Kadınlar Günü’nün genel tatil günü ilan edilmesi amacıyla bir kanun teklifi sundu.
10 Mart’ta HDP İstanbul Milletvekili Züleyha Gülüm de 8 Mart’ın tatil olmasını amaçlayan bir kanun teklifi verdi.
10 Mart’ta HDP İzmir Milletvekili Serpil Kemalbay, ev işçilerinin İş Yasası kapsamına alınması için Meclis’e kanun teklifi sundu.
11 Mart’ta CHP Aydın Milletvekili Süleyman Bülbül, Örselenmiş Kadın Sendromu tespit edilen ve hayati risk içeren sistematik fiziksel şiddet mağduru kişilerin kendilerini savunmak amacıyla işlemiş oldukları suçların, meşru savunma kapsamında değerlendirilmesini amaçlayan bir kanun teklifi verdi.
192 BASIN TOPLANTISINDAN 18’İ KADINLAR İÇİNDİ
23 Şubat’ta AKP Grup Başkanvekili Özlem Zengin, TBMM’de düzenlediği basın toplantısında, münhasır bir olay (çıplak arama) için “Uşak’ta böyle bir hadise yaşanmamıştır” dediğini ancak bu konuyu açanların, bu hadiseyi varmış gibi göstererek, AKP’li kadınlar aleyhine bir kampanya başlattıklarını ileri sürdü.
24 Şubat’ta HDP İstanbul Milletvekili Hüda Kaya, 28 Şubat sürecinin bedellerini onbinlerce başörtülü kadının ödediğini belirterek, “28 Şubat postmodern darbesinin 24’üncü yılına giriyoruz. Biz, ‘herkes için adalet, başörtüye özgürlük’ diyerek yıllarca mücadele ettik, hapis yattık, idamlarla yargılandık, kelepçelendik, coplandık, gazlandık. Bugün geldiğimiz noktada başörtülü polisler, askerler, memurlar var fakat bugün bu başörtülü polisler, AKP iktidarının memurları, 70-80 yaşındaki kadınları sokaklarda sürüklüyorlar” diye konuştu.
3 Mart’ta HDP Ankara Milletvekili Filiz Kerestecioğlu, bu yılın tüm dünyada pandemi nedeniyle kadınlar için çok daha zor bir yıl olduğunu belirerek, “İşsizlik, fazla çalışma, evde artan iş yükü, artan erkek şiddeti, protesto hakkının engellenmesi, ifade, mücadele araçlarının kısıtlanması sadece bazı örnekler. Yıllardır 8 Martlar Türkiye’nin her yerinde barışçıl bir şekilde kutlanır ama son yıllarda sürekli 8 Martlarda kadınlar polis şiddetiyle karşı karşıya kalıyor” dedi.
8 Mart’ta AKP Balıkesir Milletvekili Yavuz Subaşı, 8 Mart Dünya Kadınlar Günü’nü kutlayarak, Samsun’da çocuğunun gözü önünde bir kadının darp edildiği olaya tepki gösterdi.
8 Mart’ta AK Parti Balıkesir Milletvekili Belgin Uygur, kadını ve erkeği aynı gören, ‘cennet anaların ayağının altındadır’ anlayışını benimsemiş, kadını el üstünde tutan, kadına yönelik her türlü incitici davranışa karşı olan bir inancın temsilcileri olduklarını belirterek, şöyle devam etti: “Sevgili Peygamberimiz, asırlar önce kadın hakları, saygınlığı ve dokunulmazlığını Veda Hutbesi’nde ifade etmiştir. Bugün kültürümüz ve inancımızdan gelen bu değerlerle hareket ediyor, tüm çalışmalarımıza, köklerimizden gelen bu anlayışa evrensel değerleri de katarak ilerliyoruz. AK Parti iktidarları döneminde, kadının güçlenmesinin önündeki engeller bir bir kaldırıldı.”
8 Mart’ta AKP Mersin Milletvekili Ali Cumhur Taşkın, 8 Mart Dünya Kadınlar Günü’nü kutladı, cenneti annelerin ayakları altına seren bir medeniyetin temsilcileri olarak her türlü cinsiyetçi bakış açısını reddettiklerini belirtti. Kadına yönelik her türlü şiddeti kınadığını söyleyen Taşkın, “Kadına şiddet bir insanlık suçudur. Asla kabul edilemez” diye devam etti.
8 Mart’ta AKP Erzurum Milletvekili İbrahim Aydemir de Meclis’te düzenlediği basın toplantısında tüm kadınların 8 Mart Dünya Kadınlar Günü’nü kutlayarak, kadına şiddeti, kadına şiddetle iştigal edenleri tel’in ettiğini söyledi. İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu’nun 8 Mart Dünya Kadınlar Günü dolayısıyla İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener ve HDP Eş Genel Başkanı Pervin Buldan’ı etiketleyerek yaptığı Twitter paylaşımına ilişkinse şunları söyledi: “Ekrem İmamoğlu aslında bir hakikatin üstünü açıyor. Birileri olanı saklamaya çalışırken Ekrem İmamoğlu, orta yerdeki bir ittifakı aşikar ediyor. Pervin Buldan ve Meral Akşener ile ilgili yaptığı paylaşım bunu içermektedir.”
8 Mart’ta CHP Ankara Milletvekili Gamze Taşcıer, yurdun çeşitli bölgelerinde kadına yönelik şiddettin sürdüğünü, kadınların diğer haklarından önce en temel hakkı olan yaşam hakkı için mücadele verdiğini söyledi. Uluslararası sözleşmelerin, kanunların, yönetmeliklerin hiçbirinin uygulanmadığını hatırlatan Taşcıer, “Hukuk, sadece kadınlar öldürüldükten sonra mı gereğini yapacak? Kadına yönelik şiddet sosyal medyada yayımlanan görüntüler sonrasında mı dikkatinizi çekecek? Her gün kadınlar öldürülüyor, şiddete maruz kalıyor. Bir tane barbarın sosyal medyada videosu yayınlandığı için cezalandırılacak olması sadece ve sadece göstermeliktir” dedi.
8 Mart’ta AKP Kahramanmaraş Milletvekili Habibe Öçal, 8 Mart Dünya Kadınlar Günü’nü kutlarken, “PKK Terörü ve Kadın” adlı kitabının detaylarını paylaştı.
8 Mart’ta Yenilik Partisi Genel Başkanı ve Ardahan Milletvekili Öztürk Yılmaz, parti olarak, Türkiye Cumhuriyeti tarihinde ilk defa olacak şekilde uygulamaya soktuklarını, partilerinin yönetim kademesinde “yüzde 50 kadın, yüzde 50 erkek” olacak şekilde bir politikayı hayata geçirdiklerini kaydetti.
9 Mart’ta AKP Afyonkarahisar Milletvekili İbrahim Yurdunuseven, şehit anneleri başta olmak üzere tüm kadınların 8 Mart Dünya Kadınlar Günü’nü kutladı. Kadınlara yönelik her türlü şiddeti kınayan Yurdunuseven, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan tarafından açıklanan İnsan Hakları Eylem Planı’nı anlattı.
9 Mart’ta AKP Mersin Milletvekili Zeynep Gül Yılmaz, Gazi Mustafa Kemal Atatürk sayesinde Avrupa’dan bile önce kadınlara seçme ve seçilme hakkı verilirken, bu zihniyetin, bu hakkın eşitler arasında gerçekleşmesini de engellediğini belirterek, 2013’te Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın öncülüğünde kamuda başörtüsü serbestisi getirildikten sonra eşitler arasında adalet sağlandığını söyledi. Yılmaz, 101 kadın milletvekilinden 54’ünün AKP’de olduğunu da dile getirdi.
9 Mart’ta AKP Erzurum Milletvekili Zehra Taşkesenlioğlu Ban, büyük ve güçlü Türkiye’nin inşasında güçlü kadın, mutlu aile bilinciyle insana ve kadınların hayatına yatırım yapmayı öncelik haline getirdiklerini, her zaman kadının ve ailenin yerini ayrı tuttuklarını ve tutmaya devam edeceklerini söyledi.
9 Mart’ta AKP Uşak Milletvekili İsmail Güneş, iktidarlarının, kadınlarla ilgili fırsat eşitliği, toplumda görünürlük, istihdam gibi pek çok alanda yeni fırsatlar sunduğunu belirtti.
9 Mart’ta TİP Genel Başkanı Erkan Baş, kadınların eşit, özgür ve adil dünya için mücadele verdiğini, bu 8 Mart’ta da meydanlarda “ayaktayız” diye haykırdığını ifade etti ve şöyle dedi: “Kadınların verdiği mücadelenin her geçen gün yeni kazanımlar yarattığını görmek hepimize umut veriyor. Kadınlar Türkiye’nin en büyük muhalefet gücüdür. Kadınlar iyi ki ayaktalar, iyi ki mücadele ediyorlar, iyi ki dünyamızı güzelleştiriyorlar. Kadın hareketinden korkan iktidar bu güçlü direnç karşısında boş durmuyor, hukuksuz keyfi uygulamalar gerçekleştiriyor. Birçok ilde gerçekleşen eylemlerde gökkuşağı bayraklarının, gökkuşağı renklerini taşıyan şemsiyelerin bile eylem alanlarına sokulmak istenmediğini gördük. İnsanlık bu tür resmi ayrımcılık uygulamalarını tarihin hiçbir döneminde affetmemiştir.”
9 Mart’ta AKP Bursa Milletvekili Emine Yavuz Gözgeç, bugünlerin, kadınların sosyal, siyasal, ekonomik hayatın her alanında aktif olarak yer alması için yapılacak çalışmalara ivme kazandırdığını belirterek, “Kadınlarımızın hayatın her alanında olması, karar alma mekanizmalarında bulunması, o toplumun ilerlemesi için olmazsa olmazıdır” dedi.
10 Mart’ta HDP Grup Başkanvekili Meral Danış Beştaş, kadınların, kadına yönelik şiddetin nedenlerinin araştırılması amacıyla Meclis’te komisyon kurulmasına ne sevinebildiğini ne de umutlandığını söyledi. Kadına yönelik şiddetin 3-5 yaşındaki çocuktan 92 yaşındaki kadına varıncaya dek sınır tanımadığını ifade eden Beştaş, “Öncelikle zihniyetin değişmesi gerekiyor. Kadın-erkek eşitliğinin kabul edilmesi, bunun içselleştirilmesi, buna dair bir duruş ve siyasi irade ortaya konulması gerekiyor. Bunun yolu da Türkiye’nin taraf olduğu uluslararası sözleşmelerin uygulanmasından geçiyor” dedi.
10 Mart’ta CHP Eskişehir Milletvekili Jale Nur Süllü, CHP’li kadın milletvekilleriyle Meclis’te düzenlediği basın toplantısında, kadınların toplumda eşit haklara sahip olmak için mücadele ettiklerini söyledi.Son yıllarda kadına karşı şiddet ve kadın cinayetlerinin artmasına karşın yeterli önlem alınmadığını, 2020 yılında resmi verilere göre 300, bu yılın ilk 67 gününde 68 kadının öldürüldüğünü ekledi. 10 kadından 4’ünün kendisini güvende hissetmediğini de dile getiren Süllü, “Her gün güvenlik güçlerine başvuran kadın sayısı yaklaşık 500. Bir de başvurmayanları düşündüğümüzde, şiddetin boyutu açıkça ortadayken her şey yolundaymış gibi konuşanların iktidar partisi mensupları olduğunu kamuoyu açıkça biliyor” ifadelerini kullandı.
GENEL KURUL TUTANAKLARINDA KADIN
17 Şubat’ta CHP Aydın Milletvekili Süleyman Bülbül, Medeni Kanun’un kabul edilişinin 95’inci yıldönümünü kutladıktan sonra, “Ama ne yazık ki 19 yıllık AKP iktidarının uyguladığı cinsiyetçi, şiddet yanlısı, ayrımcı politika ile söylemler Medeni Kanun’un amaçlarına aykırı bir şekilde artarak devam ediyor. Bir örnek mi? Aydın Büyükşehir Belediyesinin Meclis toplantısında, kadın ve erkek eşitliğini vurgulamak amacıyla ‘kadın’ temalı soyut heykel yarışması düzenlenmesi ve bu yarışmada dereceye girenlere ödül dağıtılması önerilmişti ancak öneri, AKP ve MHP’li üyelerin oylarıyla reddedildi. Bu üyelerin kadın-erkek eşitliğini vurgulayan yarışmayı öncelikli bulmaması iktidarın zihniyetini göstermektedir” dedi.
CHP İstanbul Milletvekili Mahmut Tanal da Türk Medeni Kanunu’yla ailede kadın erkek eşitliğinin temelinin atıldığına ilişkin bir açıklama yaptı.
MHP Sakarya Milletvekili Muhammed Levent Bülbül, 17 Şubat 1926’da kabul edilen Medeni Kanun’un bireysel hak ve özgürlükler alanı ile sosyal alanda önemli değişikliklere vesile olduğuna değindi.
18 Şubat’ta HDP Batman Milletvekili Necdet İpekyüz, HDP Kadın Meclisi üyelerinin yapacağı gösterinin yasaklandığını belirterek şöyle dedi: “Bütün Türkiye İpek Er meselesini konuşuyor, Batman’da buna itiraz edecek kadınlara izin yok. Partinin önünde yapabilirsiniz deniyor, bu sefer bir ablukaya alıp pandemi yasakları nedeniyle size ceza kesiyorlar. Bunu pek çok etkinlik için yapıyorlar.”
HDP Kocaeli Milletvekili Ömer Faruk Gergerlioğlu, “Bakın apaçık çıplak gerçekleri söylüyoruz ama gözleri var görmeyenler bunları kabul etmiyor. Çıplak arama dedik, kabul etmediler. Şimdi, herkes biliyor Türkiye’de çıplak arama var, 1 kişi bile itiraz edemez. Sayın Özlem Zengin’in sözlerini unutmadık, kendisinden şu göstereceğim örneklerden sonra bir özür de beklerim” diye konuştu.
AKP Grup Başkanvekili Özlem Zengin, kendisinin özür beklediğini, hedef gösterildiğini söyledi. Gergerlioğlu bir Anayasa Mahkemesi kararını örnek gösterince de yalan olduğunu belirterek Gergerlioğlu’na ‘vicdansız’ dedi. Gergerlioğlu başka örnekler vermeye devam etti.
AKP Grup Başkanvekili Özlem Zengin, FETÖ’cüler tarafından hedef gösterildiğini öne sürerek, Uşak’ta öyle bir şey olmadığının görüntülerle ispatlandığını söyledi. Gergerlioğlu suç duyurularının yapıldığını hatırlatınca, “Suç duyurusu olaydan hemen sonra olur, bir kadını çıplak arayacaksın -bak, Dilek Hanım öyle söylüyor- bu kadın buna eğer maruz kalıyorsa dakikasında bundan rahatsızlığını beyan eder, bir sene beklemez. Onurlu kadın, ahlaklı kadın bir sene beklemez” diye devam etti.
HDP Grup Başkanvekili Meral Danış Beştaş, Zengin’in konuşmasında çok büyük itiraz noktaları olduğunu belirterek, şöyle konuştu: “Biz yasa meselesine kimin hangi örgüt, hangi bilmem terör, hangi ‘törörö’ üzerinden bakmıyoruz. Biz suçlu olanların bile – velev ki hükümlü olsun- yine de onların bile hukuk devleti çerçevesinde yasalara göre hak ve özgürlüklerinin korunması gerektiğini savunuyoruz. Bu hukuk devleti olmanın gereğidir, bir parlamenterin de ilk görevidir. Şimdi, ‘Hüda Kaya adam diyor, önce Hüda Kaya, bir kadın. Çıplak arama maalesef var, bu mevzuattan kaynaklanıyor, bizim bu parlamentoda yapacağımız tek şey var, bu yönetmeliğin kaldırılması. Çıplak arama kime karşı yapılırsa yapılsın işkencedir, onur kırıcıdır, kabul edilemez. Bir de ‘Onurlu kadın, iffetli kadın bir yıl beklemez’ sözünü çok talihsiz buluyorum. Kadınların iffetli, onurlu diye ayrılmasını asla kabul etmiyorum. Her kadın onurludur, her kadın iffetlidir, iffet bana sana göre değişmez, tamam mı? Bu sübjektif bir kavramdır, bir kadın hakları savunucusu olarak bunu reddediyorum.”
25 Şubat’ta HDP Adana Milletvekili Tülay Hatimoğulları Oruç ve arkadaşları tarafından “Kod 29 nedeniyle çalışan kadınların yaşadığı mağduriyetlerin giderilmesi” amacıyla verilen araştırma önergesi ele alındı.
HDP Diyarbakır Milletvekili Semra Güzel, pandemi döneminde iş veya hizmet sözleşmesinin feshedilmesinin yasaklandığını ancak “kod 29” uygulamasının emekçilerin başına bela edildiğini belirterek, “Bildiğimiz üzere Kod 29, ahlâk ve iyi niyet kurallarına uymayan kimselerin işten çıkarılabileceğini öngörüyor. İşverenlerin elinde oyuncak hâline gelen bu uygulama, insanların yaşamları, gelecekleri düşünülmeden keyfî bir şekilde uygulanıyor ve emekçiler bunun yarattığı toplumsal tahribatla mücadele etmek zorunda kalıyor. Kod 29 sadece maddi değil, aynı zamanda manevi olarak da insanların sırtına bindirilmiş bir yük. Bu yük en çok kadın emekçilerin sırtında. Zaten pandemi sürecinde en çok ve en kolay işten çıkarılan kesim olan kadınlar Kod 29’la işten çıkarılmakta. DİSK-AR’ın verilerine göre bir yıllık pandemi sürecinde kadın iş gücü 867 bin azalarak 10 milyon 596 bine gerilemiş, yüzde 8,2 azalmıştır. Geniş tanımlı kadın işsizlik oranı yüzde 37,3’tür” diye konuştu. Önerge kabul edilmedi.
2 Mart’ta HDP İzmir Milletvekili Serpil Kemalbay, İş Kanunu’nda ev işçisi kadınların emeği lehine değişiklik içeren önergesi üzerine konuşmasına, “Umarım bu Genel Kurul, kadınları ilgilendiren bu konuda gerekli duyarlılığı gösterir çünkü kadınlar ve kadınların emeği ne yazık ki görünmüyor”diyerek başladı. Yemek yapmak, bulaşık yıkamak, çocuk bakmak gibi evin içerisinde yapılan pek çok işin görünmeyen emek olarak hiçbir değere sahip olmadığını ifade eden Kemalbay, şöyle devam etti: “Ev hizmetlerinde çalışan yaklaşık 1 milyona yakın işçi var, ev işçisi var ve bunların bir kısmı göçmen ev işçilerinden oluşuyor. İş Kanunu kapsamına alınmadığı için İş Kanunu’nun, işçileri sosyal koruma altına aldığı bütün maddeleri ev işçilerine uygulanmamış oluyor. Dolayısıyla, ev hizmetleri açısından baktığımız zaman kadın emeği, cinsiyetçi iş bölümünün ve eril zihniyetin bir uzantısı olarak çalışma yaşamında da ayrımcılığa uğruyor ve kadınlar ayrımcılığa uğruyor. Öte yandan ev işçileri Sosyal Güvenlik Yasası’nda, Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu kapsamına alınabiliyor, yeter ki sürekli çalışıldığını kanıtlayabilsin ve ücretli çalışıldığını kanıtlayabilsin. Yani bir kanuna göre işçi sayılırken, diğerine göre sayılmıyorlar. Dolayısıyla, bizim yapmamız gereken şey: Ev hizmetlerinde çalışan emekçileri iş yasası kapsamına almak.” Bu teklif de kabul edilmedi. .????
3 Mart’ta HDP İstanbul Milletvekili Oya Ersoy, CumhurbaşkanıErdoğan’ın açıkladığı İnsan Hakları Eylem Planı’na ilişkin konuştu ve “AKP’nin haklar üzerine bu kaçıncı açıklaması ya da kaçıncı reform paketi? Peki neden? Çünkü başarısızsınız. Sağlıkta, eğitimde, kültürde -neyi sayarsanız artık- kadına yönelik şiddetin önlenmesinde, kadınlara pozitif ayrımcılıkta; çevre, kent, doğa, hayvan haklarında; işçinin, işsizin, emekçinin, esnafın insanca yaşanabilecek ücret, güvenceli iş ve güvenceli gelecek hakkında, her şeyde başarısızsınız” dedi.
HDP İzmir Milletvekili Serpil Kemalbay, “8 Mart yaklaşıyor, kadınlar diyor ki; ‘Mutfaktaki tencere kimin umurunda, bu dünyanın yükü benim sırtımda.’ Pandemiyle birlikte kadın yoksulluğu daha da arttı. Dünya bir avuç muktedirin iktidar, güç ve kâr hırsı yüzünden yaşanmaz hâle getirilirken erkek egemenliğine ve kapitalizme karşı evde, işte, sokakta, hayatın her alanında sesini yükselten tüm kadınlar iyi ki varsınız diyorum. Kadınlar özgürlüğü, eşitliği, sosyal refahı hepimiz için mümkün kılacak başka bir dünya için, yeni bir yaşam için rehberlik yapıyorlar hepimize. Kadınların yolu, yolumuz, açık olsun diyorum. İsyanımız özgürlüğümüz için. Biliyoruz ki dünya yerinden oynar kadınlar özgür olsa” diye konuştu.
4 Mart’ta CHP İstanbul Milletvekili Sera Kadıgil şu konuşmayı yaptı: “Önümüz 8 Mart. Biz ‘Varız, buradayız’ dedikçe inatla yok saydığınız, yere batasıca cinsiyetçi dilinizle her gün aşağılamayı marifet sandığınız, hem evde hem işte sömürüp emeğinin karşılığını kat’a vermediğiniz, bu sömürü düzenini gelenek ve kutsal aile adı altında yutturmaya kalktığınız kadınların, bu dünyayı döndüren emekçi kadınların günü kutlu olsun. Biz bir 8 Mart’ta daha tüm bu sömürüye, eşitsizliğe, kadın kırımına karşı bilin ki 81 ilde sokaklardayız; Ankara’da, Kayseri’de, Diyarbakır’da, Antep’te, İzmir’de ve ille de Feminist Gece Yürüyüşü’nün ait olduğu yerde, Taksim’deyiz. Buradan muktedir bıyıklılar kulübünü çok açık ve net uyarıyorum: Sakın pandemiyi bahane edip de polisi kadınların üstüne saldırtmaya kalkmayın, sakın bir kez daha bizi tüm dünyaya rezil etmeyin, sakın lebalep AKP kongrelerinde gericilerin türlü eylemlerinde bulaşmayan bu meretin 8 Mart’ta bulaşacağını iddia edip aklımızla alay etmeyin, sakın. Çünkü sokaklar bizim, geceler bizim, meydanlar bizim; yaşasın 8 Mart, yaşasın kız kardeşliğimiz.”
MHP Sakarya Milletvekili Muhammed Levent Bülbül, 2009 yılından bu yana 4 Mart’ın Dünya Cinsel İstismar ile Savaşma Günü olduğunu belirterek, “Cinsel istismar, kadına yönelik şiddet biçimleriyle birlikte kadını baskı altında tutmaya yönelik bir olgudur. Cinsel istismarın mağdurları genel anlamda kadınlarımızdır. Kadınlarımızın medeni hâlleri, fiziksel durumları, engelli olup olmadığı dikkate alınmaksızın tüm kadınlarımız ve çocuklarımız bu saldırılara ne yazık ki maruz kalmakta, hem fiziksel hem de psikolojik manada derin yaralar almaktadırlar. İster bir yetişkine ister bir çocuğa karşı işlenmiş olsun hiçbir cinsel suç mazur görülemez, bununla alakalı olarak hukuken, sosyal olarak ve devletin imkânları dâhilinde gereken bütün tedbirler alınmalıdır” dedi.
HDP Grup Başkanvekili Meral Danış Beştaş, “Türkiye’de hâlen IŞİD’in elinde olduğu değerlendirilen kadın ve çocuk sayısı kaçtır? Türkiye’de 2014 yılından bu yana kaç Ezidi, IŞİD’lilerin elinden kurtarılmış; kaçı ailelerine veya Irak resmî makamlarına teslim edilmiştir? Kaç çocuk ve kaç kadın hâlâ Türkiye’de resmî kurumlara bağlı koruma merkezlerinde tutulmaktadır? Ve son olarak, bu çocuk ve kadınlar özellikle sınırdan nasıl geçiriliyorlar, nasıl burada tutuluyorlar?” sorularını sordu.
HDP Batman Milletvekili Ayşe Acar Başaran ve arkadaşlarının “Kadınların çalışma yaşamında maruz bırakıldığı adaletsizliğin araştırılması amacıyla” verdiği Meclis Araştırma Önergesi ele alındı. Bu konuda ilk sözü HDP İzmir Milletvekili Serpil Kemalbay aldı ve şöyle konuştu: “Belki de son 30 yıldır konuşuyoruz, her yıl kadın istihdamının ne kadar düşük olduğunu tartışıyoruz fakat herhangi bir çözüm üretebildiğimizi söyleyemeyiz. Burada en belirleyici neden erkek egemenliğidir, toplumsal cinsiyet eşitsizlikleridir; toplumsal cinsiyet rollerinin kadınların sırtına ev içi rolleri yüklemesinden kaynaklanıyor. Covid-19 döneminde kadınların çok büyük bir oranda işsiz olduğunu -yüzde 45,3 oranında- göreceksiniz. Fakat bütün bu kadınların, işbaşı olmayan kadınların sayısının artmasına, 5 kat artmasına, işsizliğin neredeyse yüzde 50’ye yakın kadınlar arasında yaygınlaşmasına dair herhangi bir önlem alınmadığını görüyoruz. Gelin, sizin dediğiniz gibi yek vücut olalım, bu araştırma önergesine evet diyelim ve 8 Mart’a giderken kadınların yanında olalım.”.
İyi Parti Erzurum Milletvekili Muhammet Naci Cinisli, kadınların çalışma hayatına girmesi ve kadın emeğinin hakkıyla ücretlendirilmesinin öncelikli meselelerden biri olması gerektiğini söyledi ve “Türkiye’de her 3 kadından 2’si maalesef işsiz. Çalışan kadınlar için sosyal güvenlik sistemi içerisinde bulunup haklarını alabilmeleri ise tam bir mücadele gerektiriyor. Örneğin tarımsal faaliyette bulunan kadınlar, sektörde istihdam edilen çalışanların neredeyse yarısı kadın ancak tarım sektöründeki kadın çalışanların yüzde 95’i ücretsiz, sigortasız, emeklilik hakkı olmadan ‘aile işçisi’ şeklinde ifade edilen resmî bir statüde çalışıyorlar, işsizler ordusu içinde de yer almıyorlar. Aile işçisi denilerek kadının yaratılışından kaynaklı sahip olduğu duyguları sömüren, aile için gösterdiği karşılıksız emeğe göz koyan anlayışa göz yummamalıyız” dedi.
CHP Samsun Milletvekili Neslihan Hancıoğlu, Türkiye’de erkeklerin kadınlardan yüzde 31,4 daha fazla gelir elde ettiğini, kendi hesabına çalışan erkeklerin gelirlerinin kadınların gelirinden yüzde 77,3 daha fazla olduğunu ifade etti. Ücret gelirlerinde cinsiyetler arası eşitsizliğin makasının yıldan yıla arttığını belirtti.
AKP Sakarya Milletvekili Çiğdem Erdoğan Atabek, kadınların ekonomik ve sosyal hayata etkin bir şekilde katılımını hem bireysel bir kazanım hem de aile yapısının güçlenmesini sağlayan temel bir değer olarak gördüklerini belirterek, “Covid-19 salgını döneminde kadınların ekonomik açıdan güçlendirilmesi ve iş güvencelerinin sağlanmasına yönelik önemli tedbirler alınmıştır. Cumhurbaşkanlığı tarafından açıklanan ekonomik istikrar kalkanı paketi çerçevesinde kısa çalışma ödeneğinden faydalanmak için gereken süreçler kolaylaştırılmış ve hızlandırılmıştır. Böylece, faaliyetlerine ara veren iş yerlerindeki işçilere geçici bir gelir desteği verilirken işverenin de maliyeti azaltılmıştır. İşsizlik ödeneği kapsamında, 1 milyon kişi için 5,1 milyar TL ödeme yapılmıştır. Maddi ücret desteği kapsamında, 2,5 milyon kişi için 8,3 milyar TL ödeme yapılmıştır. Kısa çalışma ödeneği kapsamında ise 3,7 milyon kişi için 27,7 milyar TL ödeme yapılmıştır. Bu ödenekleri alanların yüzde 33’ü kadınlarımızdır” dedi. Öneri kabul edilmedi. ???? önerge yukarıda ilgili bölümde var mı????
CHP Adana Milletvekili Müzeyyen Şevkin, AKP’nin İnsan Hakları Eylem Planı’nın başında “Çiçeğe fazla su verirsen zehirlenir, dikene su verirsen zehirlenir” gibi ifadelerle ilk düğmeyi hatalı iliklediğini belirterek, nefret dilinin değiştirilmesi gerektiğini söyledi, şöyle devam etti: “En kutsal hak olan yaşam hakkını korumalı, kadın cinayetlerinin, iş cinayetlerinin önüne geçmeli, ifade özgürlüğü ve basın özgürlüğünü sağlamalı, pırıl pırıl gençlere terörist demeyi bırakmalı, kadınlara ahlaksız demeyi bırakmalı.”
HDP Ankara Milletvekili Filiz Kerestecioğlu, elektronik kelepçe uygulamasının ilk önce “Kadına yönelik şiddet olaylarında kullanacağız” diyerek pazarlandığını fakat asıl niyetin özgürlükleri engellemek olduğunun ortaya çıktığını belirtti. Son yıllarda barışçıl 8 Mart eylemlerinin polis şiddetiyle karşı karşıya kaldığını hatırlatan Kerestecioğlu, ”Özellikle bu sene pandemi bahane edilerek AKP’nin düzenlediği mitingler, kongreler dışında hiçbir yürüyüş ve protestoya izin verilmedi. Feminist gece yürüyüşleri ve tüm 8 Mart eylemleri onca barikata, yasağa, kapatılan metrolara, polis şiddetine rağmen kadınların azmiyle ve birbirinden aldığı güçle yapılır. Ne yapılırsa yapılsın, tıpkı dünyada olduğu gibi Türkiye’de de yüz binlerce kadının, feministin isyanının sesi bu yıl da mutlaka sokaklarda olacak. Şimdiden tüm kadınların 8 Mart Dünya Kadınlar Günü’nü de kutluyorum” diye konuştu.
9 Mart’ta AKP İstanbul Milletvekili Sare Aydın sözlerine, “Gönül isterdi ki bugün konuşmama 8 Mart Dünya Kadınlar Günü’nü kutlayarak başlayayım fakat Samsun’da evladının gözleri önünde şiddete maruz kalan kadının görüntüsü aklımızda, o evladın çığlıkları hâlâ kulaklarımızdayken zorlanıyorum. Dolayısıyla, sözlerime kadına yönelik şiddeti lanetleyerek başlamak istiyorum. Bu canilerle mücadelemiz sonuna kadar devam edecek ve şiddete asla göz yummayacağız” diyerek başladı. AKP’nin Kadın Kolları 6’ncı Olağan Genel Kurulu’nda Cumhurbaşkanının kadına yönelik şiddete ilişkin ortaya koyduğu kararlılığın son derece kıymetli olduğunu belirten Aydın, Meclis bünyesinde kadına yönelik şiddetle mücadeleye yönelik bir araştırma komisyonunun kurulmasının önemli olduğunu söyledi. Aydın şöyle devam etti: “2010 yılından bu yana uluslararası düzeyde kabul edilen anlaşmalara imza attık. 2011 yılında imzaladığımız, öncülüğünü yaptığımız İstanbul Sözleşmesi’ne bağlı olarak -önemli bir yasa- 6284 no’lu yasayı hayata geçirdik. Daha da geliştirecek, hem kadının hem kamunun fayda bulacağı düzenlemeleri hep birlikte yapacağız. Konu şiddet olduğunda tek yürek olmak zorundayız diye düşünüyorum.”
MHP Adana Milletvekili Ayşe Sibel Ersoy, kadın erkek eşitliğinin bir kadın konusu olarak görülmemesi gerektiğini, kadının güçlendirilmesi ve kadın-erkek eşitliğinin bütün insanlar için politik, sosyal, ekonomik, kültürel ve çevresel güvenlik anlamında ön koşul olduğunu belirtti, “Kadınların ekonomik hayatta erkeklerin yanında yer almalarını sağlayacak politika ve projelere öncelik verilmesi, sadece asansörde, trafikte yol vererek değil, kadının fikirlerine, projelerine destek vererek pozitif ayrımcılık yapılması büyük önem arz etmektedir” dedi.
MHP Kahramanmaraş Milletvekili Sefer Aycan, Türk kültüründe, geleneğinde, aile yapısında kadına şiddet olmadığını belirterek, “Aile içinde kadına şiddet uygulayan, öfke kontrolü olmayan aciz sözde erkeklerin tedaviye ihtiyacı vardır, en ağır şekilde de cezalandırılmalıdır” dedi.
HDP İstanbul Milletvekili Züleyha Gülüm, “8 Mart Dünya Kadınlar Günü’nde Türkiye’nin ve dünyanın dört bir yanında kadınlar olarak alanlardaydık. Her türlü yasaklama girişimine rağmen, sokakları, meydanları, alanları terk etmedik. Erkek egemenliğine, erkek devlet şiddetine, erkek şiddetine, emeğimize el konulmasına, yoksulluğun yükünün sırtımıza yüklenmesine LGBTİ+’lara yönelik yok sayma girişimlerine, nefret suçlarına karşı hep birlikte hayır dedik, yaşasın 8 Mart, yaşasın mücadelemiz” ifadelerini kullandı.
AKP Mersin Milletvekili Ali Cumhur Taşkın, kadına karşı şiddeti kınadığını belirterek, AKP’nin Cumhurbaşkanı Erdoğan liderliğinde, kurulduğu ilk günden beri ‘mutlu kadın, mutlu aile, mutlu toplum’ prensibini hayatın her alanında hâkim kılmaya çalıştığını öne sürdü.
MHP İstanbul Milletvekili Hayati Arkaz, “Kültürümüzde kadına şiddetin yeri yoktur. Aziz Atatürk’ün dediği gibi, ey kahraman Türk kadını, sen yerde sürüklenmeye değil, omuzlar üzerinde göklere yükselmeye layıksın” dedi.
CHP Bursa Milletvekili Nurhayat Altaca Kayışoğlu, EŞİK’in çağrısında da belirtildiği gibi kadına karşı şiddetin ve cinskırıma varan kadın cinayetlerinin önlenmesi için İstanbul Sözleşmesi’nin denetim organı GREVIO’nun raporunda yer alan tavsiyelerin bir an önce uygulanmasını istediklerini söyledi ve bazılarını okudu: “Toplumsal cinsiyet eşitliği ilkesinin hayata geçmesini sağlamak ve ayrımcılığı ortadan kaldırmak için ciddi tedbirlerin alınması… Hâkim ve savcıların İstanbul Sözleşmesi hükümleri dâhil kadının insan hakları konusundaki ulusal ve uluslararası mevzuatın uygulanmasının sağlanması… 4+4+4 eğitim sistemi de dâhil olmak üzere yasa ve politikaların toplumsal cinsiyet eşitliği ve kadına yönelik şiddet üzerindeki etkileri açısından değerlendirilmesi ve tüm yasa ve politikaların toplumsal cinsiyet bakış açısıyla bir etki analizine tabi tutulması.”
AKP Bursa Milletvekili Emine Yavuz Gözgeç, kadın kollarının beş milyona varan üyesiyle kadınlarıngüçlü sesi olduğunu, kadın siyasetçilerin yetişmesinde siyaset okulu vazifesi gördüğünü ileri sürdü.
AKP İstanbul Milletvekili Tülay Kaynarca, “Kadına karşı şiddeti ortadan kaldırmak için hukuki ve toplumsal her alanda tüm gücümüzle çalışıyoruz ve çalışmaya devam edeceğiz. Kadınları her alanda güçlendirmek için emek veriyoruz ve emek vermeye devam edeceğiz çünkü kadın incindiğinde insanlık incinir” dedi.
İyi Parti Grup Başkanvekili Lütfü Türkkan, Özgecan Aslan, Şule Çet, Pınar Gültekin, Münevver Karabulut, Aleyna Çakır, Ceren Özdemir, Emine Bulut, Aylin Sözer ve daha nice hikâyesi yarım bırakılan kadınları anarak, “Hemen her gün en az bir haberle gündeme gelen kadına yönelik şiddet ve kadın cinayetleri konusu toplumsal sorunlarımızın başında yer alıyor, Türkiye’de kadına şiddet artarak devam ediyor, istihdamda kadın sayısı düşüyor, yönetime katılmada ise cinsiyet ayrımcılığı dikkat çekiyor. İYİ PARTİ olarak, kadınlara yönelik cinsiyet ayrımcılığının sona erdiği, şiddet ve fırsat eşitsizliği sorunlarının ortadan kaldırıldığı bir Türkiye vaat ediyoruz” diye konuştu.
AKP Grup Başkanvekili Muhammet Emin Akbaşoğlu, Neşet Ertaş’ın “Kadınlar insandır, biz de insanoğlu” sözlerini hatırlattı ve AKP iktidarları döneminde pozitif ayrımcılıkla, gerek Anayasa’da gerek yasal mevzuatta ilgili düzenlemelerin kadınlar lehine yapıldığını söyledi.
HDP Grup Başkanvekili Meral Danış Beştaş, son bir yılda kadın işgücünün 763 bin, kadın istihdamının yarım milyon kadar azaldığını belirterek şöyle devam etti: “Kadın işsizliği resmî rakamlara göre 1,5 milyona yaklaşmışken, geniş tanımlı kadın işsizliği ise 4,3 milyonu geçti. Covid-19 döneminde kadınların iş ve istihdam kaybı toplamda yüzde 45’i aşmış durumda. DİSK-AR’ın aylık olarak hazırladığı verilere göre ise Covid-19 salgını süresince Türkiye’de kadınların geniş tanımlı işsizlik oranı TÜİK’in açıkladığı verilerin yaklaşık 2,5 katıdır ve 10 kadından 4’ü işsizdir. Bürokraside -bakan, bakan yardımcısı, müdürlükler- kadın temsili yüzde 7 civarında; yüzde 10’u bile yakalayamamıştır. Birleşmiş Milletler bunun en az yüzde 30 olması gerektiğini söylüyor.”
AKP Bursa Milletvekili Emine Yavuz Gözgeç, tek bir kadının dahi burnunun kanamaması için mücadele verdiklerini belirterek, “Bugüne kadar yaptığımız kanuni düzenlemeler birçok ülkeden çok daha ileri düzeyde. KADES, elektronik kelepçe, Alo 183, UYAP-POLNET altyapı oluşumu, ŞÖNİM’ler, kanunların uygulanmasıyla ilgili çıkarılan yönetmelikler bunlardan birkaçı. Yine, en son açıklanan İnsan Hakları Eylem Planımızda bu konuya dair önemli hususlar var, özel soruşturma bürolarının kurulmasından şiddet mağduru kadınlara avukat gönderilmesine kadar. Ancak şu da bir gerçek ki koruyucu tedbirler yanında önleyici tedbirleri hayata geçirmemiz gerekiyor. Kamu, üniversite, yerel yönetimler, siyasi partiler, STK’ler; topyekûn bir iş birliği gerekiyor. Kadına şiddetin önlenmesiyle ilgili inşallah Meclisimizde bir araştırma komisyonu kurulması önerimiz olacak. Bu konuyu tüm yönleriyle; ekonomik, sosyal, psikolojik boyutlarıyla hep beraber inceleyeceğiz inşallah” diye devam etti.
HDP Grup Başkanvekili Meral Danış Beştaş, KADES reklamında Türkçenin yanı sıra, Farsça, Arapça, İngilizce, Rusça ve Fransızca dil seçenekleri olmasına rağmen, Türkiye’de en çok konuşulan ikinci dil Kürtçe’nin olmadığını hatırlattı. “Bu ülkede Kürt kadınları yok mu? Kürt kadınları şiddet görmüyor mu? Emniyete başvurmak istese Rusça mı konuşması lazım, Fransızca mı yoksa Arapça mı?“ sorularını sordu.
CHP Manisa Milletvekili Özgür Özel, “8 Mart’ın adına yakışır bir şekilde kutlanabileceği günler umuyoruz. Kadın cinayetlerini engelleyebildiğimiz, kadına karşı şiddeti sıfır noktasına çekebildiğimiz günlerde 8 Mart’ı kutlayacağız ama o güne kadar 8 Martın kutlanacak bir gün olması umuduyla tüm kadınları ve parlamentodaki tüm kadın siyasetçileri saygıyla selamlıyorum. Samsun’dan yansıyan görüntülerin 8 Mart’a damgasını vuracağı belliydi” diyerek başladığı konuşmasına şöyle devam etti: “Bu görüntülerden sonra bizim 19 kez sırf bu dönem önerdiğimiz ve defalarca reddettiğiniz komisyon kurulması, artık partinin genel başkanı evet dediği için kuruluyor. Bu komisyonu daha önce kurduk, 950 sayfa da rapor yazıldı. Ne oldu biliyor musunuz o rapor? Görüşülmeden kadük oldu. Görüşülmediği için ilgili kurumlara yollanılamadı. Bu raporun, hiç değilse bu kurulacak komisyonun yazacağı raporun başına bunun gelmemesi, siyasi partilerin rapor çıkar çıkmaz bunu Genel Kurulda görüşeceklerini hiç olmazsa kamuoyuna samimi şekilde vadetmeleri son derece önemlidir.”
HDP İstanbul Milletvekili Dilşat Canbaz: “İktidar ve İçişleri Bakanlığı hedef gösteriyor trans kadınlar saldırıya uğruyor. Bugün İstanbul’da trans bir kadın kezzaplı saldırıya uğradı. İktidar trans kadınların can güvenliğini sağlamakla yükümlüdür” dedi.
Kadına yönelik şiddetin sebepleri ile alınması gereken tedbirlerin belirlenmesi amacıyla Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına sunulan Meclis Araştırması Önergeleri üzerine yapılan görüşmelerde:
İlk konuşmayı yapan İyi Parti Erzurum Milletvekili Muhammet Naci Cinisli, kadına karşı şiddetin ilk kez 1985 senesinde Nairobi’de gerçekleştirilen III. Dünya Kadın Konferansı’nda ortaya konduğunu hatırlatarak, tarihçeyi İstanbul Sözleşmesi’ne kadar özetledi. Ancak, atılan tüm olumlu yasal adımlara rağmen şiddetin artarak devam ettiğini belirterek, “Sözleşmeyi imzalamak tabii ki önemli fakat uygulamak da lazım” dedi.
İyi Parti Ankara Milletvekili Şenol Sunat, “8 Mart’ın kadınların haklarının bilincine varması gerektiğini hatırlatan, bitmeyen ve giderek artan sorunlarına çözüm aramak için değerlendirilen bir gün olması gerekirken inanın, artık Sevgililer Günü ve Anneler Günü gibi kutluyoruz. Kutlama mesajlarına baktığımızda… Kadını hâlen bir birey değil, ana, bacı, eş olarak kutluyoruz 8 Mart’ları. Tabii ki, ana, bacı ve eş olarak zaten kadınlar bunun sorumluluğunda. Kadın ve erkeğin hak ve özgürlüklere, fırsatlara erişimde ve temsilinde toplumsal cinsiyet eşitliğinin bir insan hakkı olduğunu unutuyoruz” diye konuştu.
MHP Ankara Milletvekili Nevin Taşlıçay, “Böylesine derin bir kültürün içinde yaşayıp kadını erkekten ayıran, daha da acısı, kadını erkeğe ait bir metaymış gibi gören sığlığın vicdanlarda açtığı yara sanırım aşikârdır. Günümüzde şiddet olaylarının temelinde yatan sebeplerden biri de, sözüm ona, sahip olduğunu düşündüğü kadının üstünde artık tahakküm kuramayacağının farkına varan hastalıklı bir düşüncenin varlığıdır. İffet ve namus gibi insana ait hasletlerin yalnızca kadına özgüymüş gibi bilinçli bir şekilde algı oluşturulması toplum içinde kadınlara yönelik cinsiyetçi bir bakış açısının da oluşmasına sebebiyet vermektedir. Makbul ve makul olan bütün ahlaki kavramlar cinsiyet ayırt etmeksizin herkes için geçerlidir. Biliyor ve inanıyoruz ki mutlu kadın huzurlu Türkiye’dir, güçlü kadın güçlü Türkiye’dir ve Türkiye’nin kadınları Türkiye’nin yarınlarıdır” dedi.
MHP İstanbul Milletvekili Arzu Erdem, mesleğini yaparken hayatını kaybeden ya da öldürülen kadınları isimleriyle andıktan sonra, kadınların çalışma hayatında daha çok ve daha aktif rol almaları, girişimcilik faaliyetlerinde bulunmalarının gelişen ekonomiler için stratejik bir öneme sahip olduğunu söyledi. Kurulacak araştırma komisyonunun hayırlara vesile olmasını temenni etti.
HDP Batman Milletvekili Ayşe Acar Başaran, kadına şiddet konusunda sadece HDP olarak bir yıl içerisinde 422 soru önergesi verdiklerini ve cevapsız kaldığını belirterek, şunları söyledi: “102 araştırma önergesi verdik, bunların sadece 27’nci Dönemde 21 önergeyi Genel Kurula indirip ısrarlı bir biçimde kadına karşı her türlü şiddetin araştırılması, mekanizmaların işletilmesi için bir komisyon kurulmasını ısrarla ifade ettik. Yine, 2 defa bu kürsülerden gelip bir genel görüşme talebiyle bir komisyon kurulmasını ifade ettik ama maalesef her defasında AKP-MHP oylarıyla bütün taleplerimiz reddedildi. Bugün, bu komisyonun kurulmuş olması, kuruluyor olması gerçekten bizim açımızdan çok önemli ama yeterli mi, hayır. Biz burada daha önce de komisyonlar kurduk. Bakın, KEFEK, Kadın Erkek Fırsat Eşitliği Komisyonu, yine kadınların dışarıda, bizim burada verdiğimiz mücadeleyle kuruldu. Ama bu komisyon bu süreç içerisinde, maalesef ya toplanmadı ya da toplantılarının sonucunda, aslında düzenli bir biçimde çalışmalar yürütmedi.”
CHP İstanbul Milletvekili Sera Kadıgil, “Bugün neden buradayız?” diye sordu ve sorusunu şöyle cevapladı: “Çünkü sadece bu senenin geçirdiğimiz altmış yedi gününde, bu ülkede 68 kadın katledildi ve artık toplumsal tepkinin önünde duramıyorsunuz. Şimdi, aynı yöndeki önergelerimizi defalarca reddetmiş olmanıza karşın kadına yönelik şiddetin nedenlerinin araştırılması için bir önergeyle karşımızdasınız. Güzel. Elbette biz sizin gibi davranmayacağız ve halka faydası dokunacağını düşündüğümüz bir öneriyi kimden gelirse gelsin kabul etmekle mükellefiz. Kadına yönelik şiddetin neden olduğunu ve nasıl çözüleceğini aslında çok net biliyor olsak bile bu araştırma teklifine evet diyeceğiz, komisyonda olacağız.”
CHP Tekirdağ Milletvekili Candan Yüceer, sadece ülkeyi yönetenlerin değil, her yerde erkeklerin, sanki bugüne kadar kadın haklarını görmezden gelmezlermiş gibi kadınlara “Başımızın tacı” dediğini, 8 Mart günü bunu diyenlerin 365 gün “Böyle gelmiş, böyle gidecek” dediğini söyledi. İstanbul Sözleşmesi’nin yürürlüğe girdiği 2014 yılından bugüne 2.548 kadının katledildiğini hatırlatan Yüceer, sözleşme ve yasaların hayata geçmediğini ifade ederek, CHP’nin kadınların siyasete eşit katılımını öngören yasa teklifinden söz etti.
AKP İstanbul Milletvekili Mehmet Muş, “İstismarcılarla küçük yaştakileri evlendirmenin önünü açmak istediniz” ithamlarını reddettiklerini söyledi. CHP Manisa Milletvekili Özgür Özel, “Bir çoğumuz buradaydık, Bekir Bozdağ Adalet Bakanıydı. Gecenin bir yarısında çantadan bir tane önerge çıktı. Eğer 4 kişi daha olsaydı AKP’de karar yeter sayısını tutturmuş olsalardı önerge geçecekti. Önergenin özü Sayın hatibimizin ifade ettiği sıkıntıyı taşıyordu” cevabını verdi.
AKP Sakarya Milletvekili Çiğdem Erdoğan Atabek, son 19 yıldır AKP iktidarları döneminde, başta kadına yönelik şiddet olmak üzere, kadını ilgilendiren her türlü meselede büyük bir hassasiyet ve gayret gösterildiğini belirterek, yapılan çalışmaları sıraladı ve sözlerini şöyle bitirdi: “Buradan tüm anne ve babalara seslenmek istiyorum: Evlatlarımızı yetiştirirken onlara sevgi, şefkat ve merhametle davranalım. Cinsiyetlerinden dolayı imtiyazlı olduklarına inandırmayalım. Hem aile ortamında hem de izledikleri yayınlarda şiddet içerikli her şeyi yavrularımızdan uzak tutalım. Unutmayalım, şiddet, öğrenilen bir davranıştır.”
AKP Kayseri Milletvekili Hülya Nergis, iktidarın kadına karşı şiddetle mücadeleyle ilgili yaptıklarını sıraladı.
AKP’nin kadına yönelik şiddetin araştırılması amacıyla bir komisyon kurulması önergesi oya sunuldu ve kabul edildi.
HDP Ankara Milletvekili Filiz Kerestecioğlu, yeni komisyonun hayırlı olmasını dilerken, gerçekten hayırlı olması için eski komisyonun raporunu tamamlaması ve kamuoyuna sunması gerektiğini belirtti. “İstanbul Sözleşmesi’nin Etkin Uygulanmasının İzlenmesi ve Denetlenmesi Alt Komisyonun raporundan bahsediyorum. Bu raporu bekliyoruz, bir yıla yakındır bekliyoruz ve artık daha fazla beklemek istemiyoruz. Yeni ölümleri önlemenin yegâne yolu gerçekten kadın dayanışmasıdır ve İstanbul Sözleşmesi’nin, 6284’ün etkin uygulanmasıdır diyorum” dedi.
CHP Hatay Milletvekili Suzan Şahin,“İstanbul Sözleşmesi diyor ki: ‘Kadına karşı şiddet ister kamusal alanda ister özel alanda olsun bir insan hakkı ihlalidir ve toplumsal cinsiyetle doğrudan alakalıdır.’ Sözleşmeye karşı olmak Anayasamızın ayrımcılığı yasaklayan maddesine de devletin bukonudaki sorumluluğuna da karışı olmaktır, eşit bir yaşamı reddetmek ve kadınların yaşam hakkını yok saymaktır. Hayatımızı güvence altına alan İstanbul Sözleşmesi’ni de 6284’ü de eksiksiz uygulayana kadar ‘İstanbul Sözleşmesi yaşatır’ demeye devam edeceğiz. Buna alışın; hayatın her alanında varız, var olacağız” ifadelerini kullandı.
İyi Parti Samsun Milletvekili Erhan Usta, sürekli ekonomiyi konuştuklarını, kadınların iş gücüne katılımının da ekonomik büyüme ve gelirin artması açısından çok ciddi bir katkı sunduğunu, kadın işgücüne katılım oranı ile yüksek gelir grubu ülkeler arasında bir korelasyon olduğunu ifade ederek, kadınları iş hayatına katmanın önemine değindi.
MHP Mersin Milletvekili Baki Şimşek, 8 Mart Dünya Kadınlar Günü’nün dalga dalga yayılarak küresel boyuta ulaşmış bir farkındalığın, eşitlik bilincinin ve sosyal uyanışın miladı olduğunu belirterek, “Biz kadın deyince ne anlamalıyız? Beşik sallayan anne, çocuğunu doyurup giydiren, büyüten ebeveyn mi? Biz kadın denildiğinde neyi görmeliyiz? Evini çekip çeviren, eşine destek veren, aşını işini dert eden bir fedakârlık anıtı mı? Biz kadını nasıl tarif etmeliyiz? Şeref ve namus timsali, ar ve iffet simgesi mi? Kadına baktığımızda neyin mahcubiyetini yaşamalıyız? Dinmeyen şiddetin mi, verilmeyen değerin mi, eksilmeyen istismar ve cinayetlerin mi? Kadına baktığımızda bu söylediklerimin hepsi fazlasıyla vardır ve karşımızdadır. En temel sorun, en bariz ayıp, kadının bir insan olduğu gerçeğinin unutuluyor, umursanmıyor oluşudur” dedi.
CHP Karaman Milletvekili İsmail Atakan Ünver, 10 yaş altı çocuğu bulunan kamudaki kadın çalışanlar için yeniden esnek çalışma modellerinin uygulanması için hükümeti adım atmaya çağırdı.
10 Mart’ta AKP Trabzon Milletvekili Bahar Ayvazoğlu, kadına şiddetin artık en kararlı şekilde devleti karşısında bulduğunu, AKP’li yıllarda devletin kendini bu alanda ciddi anlamda dönüştürdüğünü söyleyerek, yeni komisyonun kurulması nedeniyle Cumhurbaşkanına ne kadar teşekkür edilse az olacağını belirtti.
HDP Grup Başkanvekili Meral Danış Beştaş, Selahattin Demirtaş’ın annesine ilişkin paylaşımı gündeme getirdi ve bu sözleri söyleyenlerin cesareti iktidar politikalarından aldığını belirterek,“Annelere hakaret, kadınlara hakaret sınır tanımadan devam ediyor. Mesela geçtiğimiz yıllarda Esra Erdoğan’a hakaret edildi, bu suçu işleyen derhâl tespit edildi ve tutuklandı. Daha geçenlerde mevkidaşımız Özlem Zengin’e hakaret edildi, hakaret eden şahıs derhâl tespit edildi ve tutuklandı. Niye demiyorum, sadece olayı anlatıyorum, ayrım olmamalı diyorum. Kadınlar Günü’yle ilgili bir Belediye Başkanı bence çok şık bir hareket yapmış. Bu ülkede 2 kadın lider var -Sayın Akşener rahatsız olabilir ama ben kadın olarak bakıyorum- 2 kadın lideri ağaç dikmeye çağırmış. Yani bundan daha makul bir şey olabilir mi? Biz önce kadınız, sonra bir partiye mensubuz; en büyük paydamız kadın olmaktır. Çünkü dünyanın her yerinde ve Türkiye’de de kadın olduğumuz için ötekileştiriliyoruz, ayrımcılığa maruz kalıyoruz” dedi.
CHP Hatay Milletvekili Suzan Şahin, “Çalışma hayatında ayrımcılığın, cinsiyetçi iş bölümünün ve ücret eşitsizliğinin son bulmasını istiyoruz. Kadına yönelik şiddetin önlenmesi konusunda kadınların ekonomik olarak güçlendirilmesi son derece önemlidir. Tüm kadınlara güvenceli ve düzenli işler istiyoruz, aile sigortasını da hayata geçirin diyoruz” şeklinde konuştu.
İyi Parti İstanbul Milletvekili Hayrettin Nuhoğlu, toplumu kadın cinayetleri konusunda duyarlı olmaya, topyekûn bu ayıptan kurtulmaya çağırdı.
MHP Konya Milletvekili Esin Kara, ”Kadın ve çocuklara karşı işlenen suçlarda cezaların ağırlaştırılması hem caydırıcı olması hem de kamu vicdanının rahatlaması için gereklidir. Liderimiz Devlet Bahçeli Bey’in dediği gibi kadın ve çocuk istismarı insanlığa ihanettir ve hiçbir ihanet cezasız bırakılmamalıdır. Kadın ailedir, kadın vatandır, kadın ülkedir, kadın gelecektir, kadın gelecek nesillerin teminatıdır. Kim ki bir kadına bir fiske vurduysa, küfür ve hakarete yeltenmişse buna pişman edilmelidir. Hapisse hapis, hadımsa hadım, idamsa idam; neyse gereği yapılmalıdır” ifadelerini kullandı.
CHP Kastamonu Milletvekili Hasan Baltacı, insanlığın karşı karşıya kaldığı tüm sorunların ve krizlerin emekçi kadınların örgütlü mücadelesiyle çözüleceğine inancını dile getirdi.
HDP İstanbul Milletvekili Hüda Kaya, “Değil o açtığınız, toplama kamplarına döndürdüğünüz zindanlar, hapishaneler, her birimizin evini zindanlara da döndürseniz kadınlar, seslerini çıkarmaya devam edecekler, sizin evlerimize mahkûm etmeye çalıştığınız kelepçeleri reddedecekler, itiraz etmeye devam edecekler” diye konuştu.
CHP Edirne Milletvekili Okan Gaytancıoğlu, çalışan kadınların birçok sorun ve talebi dile getirdiğini, bunlardan birinin de doğum borçlanması olduğunu söyleyerek, şöyle devam etti: “Kadınların kaç çocuk doğuracağı ya da çocuk doğurup doğurmamayı seçmesi onların kararıdır, buna karışmak devletin işi ve haddi değildir. Ancak devletin görevi olan şey, kadınlara haklarını vermektir. Bunlardan biri de doğum yapan kadınlara doğum borçlanması hakkını vermektir. Şu anki yasal düzenlemeler sorunu çözmekten uzaktır.”
İyi Parti Gaziantep Milletvekili İmam Hüseyin Filiz, Dünya Kadınlar Günü etkinlikleri çerçevesinde dünyanın birçok ülkesinden kadın parlamenterlerin yüz binlerce Uygur kadının Çin devleti tarafından zorla kısırlaştırıldığını, zorla kürtaj yaptırıldığını, reddedenlerin toplama kamplarına gönderildiklerini, bu kamplarda cinsel tacize ve işkenceye maruz kaldıklarını dile getirdiklerini aktardı. Meclis’in de bu sese tepki vermesini istedi.
HDP İstanbul Milletvekili Züleyha Gülüm, kadınların 8 Mart’ta söylediklerinden örnekler verdi: “Hocaya, kocaya, sopaya, patrona itaat etmiyoruz”, “Erkeklik, koronadan daha öldürücü”, “Dağları delme Ferhat, evi süpür”, “Sokakta, gecede, işte, meydanda, şantiyede, adliyede, evde, feminist isyanımız her yerde”, “Krizin bedelini evde de işte de kadınlar ödemeyecek”, “Kanala, betona, savaşa değil, kreşe, sığınağa bütçe”, “İstanbul Sözleşmesi kalacak, kadın düşmanları gidecek”, “Trans kadınlar vardır.”
HDP Diyarbakır Milletvekili Semra Güzel, KADES uygulamasında altı dil olup Kürtçe olmamasına değindi.
İyi Parti Ankara Milletvekili İbrahim Halil Oral, Ayasofya Camii Başimamının kadın cinayetlerinin bunca arttığı bir dönemde bu cinayetleri medya propagandası olarak nitelemesinin insani değerlere de İslami değerlere de uygun olmadığını söyledi.
HDP Adana Milletvekili Tülay Hatimoğulları Oruç, “8 Mart’ta özel olarak LGBTİ+’lara dönük uygulanan baskı öyle haybeden aklınıza geldi de gökkuşağıyla uğraşalım diye değildi, bir kesimi konsolide etmek için yapmaya çalışıyor ve yeni şeytanlaştırmalar üretiyorsunuz. Adana mitinginde ayağında gökkuşağı çorabı olan bir insana ‘Çorabı burada soyacaksın’ dendi. Hayatta görülmemiş bir şey” dedi.
MHP Aksaray Milletvekili Ramazan Kaşlı, kamuoyuna yansıyan kadın cinayetlerinde faillerin kendi parti binalarında fotoğraflarının yayınlanması, bıyık biçimleri, üç hilalli rozetlerinin ya da dövmelerinin olması gibi nedenlerle bazı kadına şiddet olaylarının faturasının MHP’ye kesilmeye çalışılmasına itiraz etti.
EŞİK TBMM İzleme Raporu – 6
Meclisin yasama görevi tamamen Cumhurbaşkanına devrediliyor
Sadece kadınlar için değil, Türkiye için yaşamsal tehlike!
Eşitlik İçin Kadın Platformu-EŞİK’in 6’ncı TBMM İzleme Raporu, attığı bir tweet nedeniyle bir milletvekilinin vekilliğinin düşürüldüğü, Meclis’in 3’üncü büyük partisine kapatma davasının açıldığı, böylece parlamentonun geleceğinin iyice belirsizleştiği bir döneme denk geldi.
Oysa EŞİK’in görevini yapması taleplerini yükselttiği kampanyalarımız sayesinde, Meclis’te kadına karşı şiddet ve kadın cinayetlerinin daha çok gündeme geldiği bir ay yaşamıştık. 8 Mart Dünya Kadınlar Günü vesilesiyle Meclis’te daha çok ‘kadın’, daha çok ‘İstanbul Sözleşmesi’, daha çok ‘Toplumsal cinsiyet eşitliği’ sözcükleri duymuştuk.
‘Her gün en az üç kadın öldürülürken, artık cinskırıma dönüşen kadın cinayetlerini durdurmak için Meclis özel oturumla toplansın’ talebimiz henüz yerine gelmemişti ama iktidar partisi tarafından bu konuda bir komisyon kurulmasına karar verilmesine tanık olmuştuk.
Aylardır dilimizde tüy bitmişti söylemekten; sonunda KEFEK -çok verimli olmasa da- toplanmıştı.
Adalet Bakanı Abdülhamit Gül, kadına şiddet konusunda İstanbul Sözleşmesi ve 6284 sayılı yasayı kastederek, bunlara dokunulmayacağını açıklamıştı. Meclis Başkanı Mustafa Şentop ise gazetecilerin soruları üzerine İstanbul Sözleşmesi’nden çekilmeye sıcak bakmadığını ima eden bir açıklama yapmıştı.
Bu mırıldar gibi yapılan anlaşılması zor açıklamaların yanı sıra AKP İstanbul il başkanlığına (ittifak için İstanbul Sözleşmesi’nden çıkış pazarlıkları yapılan) Saadet Partisi kökenli bir ismin getirilmesi; ardından Türkiye’deki kadın haklarının budanması konusunda resmi bir hükümet programı açıklayan TBMM Boşanma Komisyonu Başkanı Ayşe Keşir’in AKP Kadın Kolları Başkanlığına atanması İstanbul Sözleşmesi konusunda bizi kaygılandırmaya yetmişti. Nitekim bir gece yarısı İstanbul Sözleşmesi’nden çıkıldığı açıklanıverdi.
İstanbul Sözleşmesi’yle ilgili Cumhurbaşkanlığı ‘kararı’ anayasal anlamda yok hükmündedir; Sözleşme yürürlüktedir.
Çünkü milletin Meclisinin oybirliğiyle kabul ettiği bir sözleşmeden bir kişinin iradesiyle çıkılamaz. Meclis’in iradesi tek kişiye devredilemez. Meclis’te yasayla kabul edilen ve Anayasa’nın 90. maddesi uyarınca yasaları bile yürürlükten kaldırma özelliği olan temel hak ve özgürlüklere ilişkin uluslararası sözleşmelerden tek kişilik kararlarla çıkılamaz. EŞİK olarak ilk günden beri bu kararın YOK HÜKMÜNDE olduğunu belirtiyor ve TBMM’den geçirilecek bir yasa olmaksızın geçerli olmayacağının altını çiziyoruz.
Bu arada İstanbul Sözleşmesi’ne ilişkin Cumhurbaşkanı kararının bile kadın katillerine nasıl cesaret verdiğini, karar Resmi Gazete’de yayınlandıktan sonra 12 saat içinde 6 kadının öldürüldüğünü hatırlatıyoruz.
İlk günden beri muhalefeti göreve çağırdık. Bir cumhurbaşkanlığı kararı ile meclisin devredışı bırakılamayacağını anlatmak için tüm muhalefet partilerinin birlikte Meclis’te ortak bir basın açıklaması düzenleyerek meclisin iradesine sahip çıkmasını talep ettik. Bu yol bir kere açılırsa, tek bir kişinin kararıyla tüm uluslararası sözleşmelerden çıkılabileceği, tek bir kişinin kararıyla tüm yasaların lağvedileceği uyarıları yaptık. Maalesef bu talebimiz muhalefet partilerince kabul görmedi. Hemen ardından da TBMM Başkanı Mustafa Şentop, ”Cumhurbaşkanı, İstanbul Sözleşmesi’nden kararname ile çekildiği gibi Montrö’den de diğer uluslararası anlaşmalardan da çekilebilir” dedi.
Mustafa Şentop’un, başkanı olduğu Meclis’i devredışı bırakan ve milletin iradesini bir kişiye devretmeye çalışan bu sözlerini kınıyoruz. Muhalefeti de derhal bir araya gelmeye ve Lozan dahil, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi dahil tüm uluslararası sözleşmelerden tek kişi kararıyla çıkışa sürüklendiğimiz, tek kişi kararıyla medeni yasadan ticaret yasasına tüm yasaların yürürlükten kaldırılabileceği bu sürece birlikte karşı koyacaklarını açıklamaya çağırıyoruz.
Bu süreci durdurmak için birlikte hangi ortak stratejiyi belirleyip uygulayacaklarını açıklamalarını istiyoruz.
EŞİK olarak Avrupa Konseyi’nin Türkiye’nin çekilme bildirimini (hukuken geçerliliğini sorgulamadan) derhal yürürlüğe koymasını da eleştiriyoruz.
Bu karar bizlere, Avrupa’ya göçün ve Akdeniz’de doğal gaz aramasının durdurulması karşılığında, Avrupalı kurumlar ve devletler tarafından en temel insan haklarının bile umursamadığını düşündürüyor.
EŞİK, olarak kararın geri alması için Avrupa Konseyi’ne başvurduk; Türkiye’nin İstanbul Sözleşmesi’nden çekilme girişiminin hukuka aykırı olduğunu belirterek, tüm süreci gözden geçirmesi için çağrıda bulunduk. https://esikplatform.net/avrupa-konseyine-cagrida-bulunduk/ Konseyin cevabını bekliyoruz.
EŞİK olarak, bu karardan dönülmesi için ulusal ve uluslararası alanda her türlü hukuki hakkımızı kullanacağız. İstanbul Sözleşmesi’nden sonra risk altında olan diğer sözleşmelere, yasalara, haklarımıza, hayatlarımıza sahip çıkacağız.
5’inci Meclis İzleme Raporumuzda şu tespiti yapmıştık: “16 Nisan 2017 Anayasa Referandumu ile getirilen Başkanlık sistemiyle Meclis etkisizleştirilmiş; kadınların hayatları ve hakları iktidarın Meclis dahil her türlü denetimden muaf keyfi politikalarına bırakılmıştır. EŞİK’in TBMM İzleme Raporları, muhalefetin verdiği genel görüşme, yasa teklifi, meclis araştırması teklifi, soru önergesi gibi hiçbir katılım ve denetim mekanizmasının işlevinin kalmadığını ortaya koymaktadır.” Tüm raporlarımız, meclisin nasıl devredışı bırakıldığını, toplumun yaşadığı sorunları çözmekten uzak, “işlevsiz bir işyeri” haline getirildiğini gösteriyor.
Buna rağmen EŞİK olarak yasama dönemi soruna dek izleme faaliyetimize devam edeceğiz. Sabırla ve inatla. Çünkü tarihe not düşüyoruz. Daha da ötesini yapıyoruz, tarih yazıyoruz.
İSTANBUL SÖZLEŞMESİ’NİN FESHİ GİRİŞİMİNDEN ÖNCE MECLİS NE KONUŞMUŞTU?
Tüm bu şartlar altında oluşan 6’ncı EŞİK TBMM İzleme Raporumuza göre, içinde 8 Mart gibi kadınlar açısından önemli bir günün de bulunduğu son bir aylık Meclis karnesi şöyle:
Raporun tamamını aşağıda okuyabilirsiniz.
17 GRUP TOPLANTISINDAN 4’ÜNDE
KADIN, İSTANBUL SÖZLEŞMESİ, EŞİT TEMSİL, TACİZ, #METOO VE EŞİK VARDI
SÜRPRİZ! KEFEK 7 AY SONRA TOPLANDI
Önceki 5 TBMM İzleme Raporumuzda, günde en az üç kadının öldürüldüğü, kadınların haklarının geliştirilmesi bir yana kazanılmış haklarına da göz dikilen bir dönemde TBMM Kadın Erkek Fırsat Eşitliği Komisyonu KEFEK’in 2020’nin Temmuz ayından bu yana toplanmadığını belirtmiştik. Sürpriz! KEFEK 7 aydan sonra, 4 Mart 2021’de ilk kez toplandı.
Toplantı 1,5 saatten az sürdü. Zamanın çoğu KEFEK’in neden uzun süredir toplanmadığı, atıl kaldığı tartışmalarıyla geçti. Muhalefet milletvekillerinin kadın cinayetlerini önlemede önemli bir uygulama olacak ‘ısrarlı takip’in suç olarak düzenleneceği kanun teklifiyle ilgili önerilerinin, hükümetin insan hakları eylem planında zaten olduğu söylendi. Usul tartışmaları da toplantıdan oldukça zaman çaldı.
Başkan Fatma Aksal, kadına yönelik şiddetle mücadeleyi izlemeye yönelik bir alt komisyon kurulması, İstanbul Sözleşmesi’nin uygulamasına ilişkin rapor hazırlanması, GREVIO’nun Türkiye’ye yüklediği yükümlülüklerin KEFEK tarafından hayata geçirilmesi gibi önerilere, “İnşallah, inşallah” cevabı ve daha sık toplanma sözü vererek, yeni bir tarih belirlemeden toplantıyı kapattı.
KADINA KARŞI ŞİDDETİ ARAŞTIRMAK İÇİN KOMİSYON KURULDU
EŞİK olarak, yine aylardır ‘Meclis Göreve’ kampanyası düzenler, kadına karşı şiddeti ve kadın cinayetlerini konuşmak üzere özel oturum talebimizi yükseltirken, Meclis’ten iktidar partisinin önerisiyle bu konuları araştırmak üzere bir komisyon kurulacağı haberi geldi.
Evet, Meclis’ten bir ses geldi ama ne yazık ki bu, kadına karşı şiddet konusunda kurulan ilk komisyon değil. Nitekim muhalefet partisinin birçok milletvekili de Meclis’te bunu dile getirdi ve önceki komisyonun yüzlerce sayfalık raporunun henüz Meclis’e getirilmediğinden dert yandı.
Öyleyse bu yeni komisyonun sorunlara çare olacağını bekleyebilir miyiz? Bu komisyonların çalışma sürelerinin, daha sonra uzatmalar yapılmadığı takdirde 3 ay olduğunu biliyoruz. Ayrıca çoğunluğu oluşturan iktidar partisinin dışındaki partilerin önerilerinin kabul edilmediğine, içeriği iktidar partisinin belirlediğine de çok tanık olduk. Hatta bazı komisyon raporlarında muhalefet partilerinin muhalefet şerhleri bile yayınlanmıyor. Bu durum, yukarıda yer alan KEFEK toplantısından da net bir şekilde anlaşılabiliyor.
Bu durumda EŞİK’in 5 acil talebi, İstanbul Sözleşmesi’nin uygulanması için hazırladığı 12 adımın atılması, sözleşmenin denetim organı olan GREVIO Türkiye Raporu’nun iki yıldır yapılmayan resmi çevirisinin yapılıp ilgili tüm kurumlarla paylaşılması ve ‘ısrarla’, ‘güçlü bir şekilde’ önerilen uygulamaların hayata geçirilmesi nasıl mümkün olacak?
EŞİK olarak bu yeni komisyonu, bir Türkiye geleneği, yani sorunların sürüncemede bırakılması, tepkilerin yatıştırılması, çözümlerin ertelenmesi için “komisyona havale” olarak görüyoruz.
1250 SORU ÖNERGESİNDEN YALNIZCA 20’SİNDE KADININ ADI GEÇTİ
155 MECLİS ARAŞTIRMA ÖNERGESİNDEN SADECE 7’Sİ KADINLARIN YAŞADIĞI SORUNLARA DEĞİNDİ
Açılması istenen meclis araştırmaları şunlardı:
2 GENEL GÖRÜŞME ÖNERGESİNDEN 1’İ EŞİK TALEBİNİ İÇERİYORDU
83 KANUN TEKLİFİNDEN 10’U KADINLARLA İLGİLİYDİ: BİRİ TOPLUMSAL CİNSİYET EŞİTLİĞİ KURUMU KURULMASI, BİRİ SEÇİMLERDE YÜZDE 50 KADIN TEMSİLİ, ÜÇÜ DE 8 MART’IN RESMİ TATİL. İLAN EDİLMESİNE YÖNELİKTİ
192 BASIN TOPLANTISINDAN 18’İ KADINLAR İÇİNDİ
GENEL KURUL TUTANAKLARINDA KADIN
Kadına yönelik şiddetin sebepleri ile alınması gereken tedbirlerin belirlenmesi amacıyla Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına sunulan Meclis Araştırması Önergeleri üzerine yapılan görüşmelerde: