ÇOCUKLAR İÇİN BÜTÜNCÜL POLİTİKALAR: Çocukların Suç Mağduru ya da Faili Olmasını Önlemek Devletin Görevi

4 Kasım 2025, Salı

Mattia Ahmet Minguzzi cinayeti toplumumuzdaki güvenlik ve adalet arayışının sembolü haline geldi. Hepimiz yaşadığımız şehrin sokaklarında günün ve gecenin her saatinde güvenle yürüyebilmek istiyoruz. Yaşam hakkımız, çocuklarımızın yaşam hakkı sokakta rastgele karşılaşabileceğimiz, kabarık suç kayıtlarına rağmen serbest bırakılmış ve serseri mayın gibi sokaklarda dolaşan suçluların, suç örgütlerinin insafına kalmasın istiyoruz. Çocuklarımız büyürken hayatın doğal akışı içinde önce sokaklarda ve yeşil alanlarda, sonra şehrin dört bir yanında yetişkin refakatine ihtiyaç duymadan özgürce gezebilsin istiyoruz.

Güvenliğin ve adaletin kamuoyuna mal olmuş davalarda çocukların yetişkin gibi yargılanmasıyla ya da birkaç yıl fazla ceza almasıyla sağlanamayacağına inanıyor, iktidar ve muhalefet partilerine çok boyutlu ve bütüncül bir strateji öneriyoruz. Konuyla ilgili Temmuz’da yayınladığımız ilk bilgi notumuzun ardından 11. Yargı Paketi’nde öngörülen düzenlemelerin netleşmesi sonrasında hazırladığımız ikinci bilgi notumuzu da bu açıklamamızla birlikte yayınlıyoruz. Kamuoyuna sızdırılan 11. Yargı Paketinin karşılaştırmalı tablosunu, taslağın genel gerekçesi ile madde gerekçelerini de EŞİK web sitesi üzerinden sizlerle paylaşıyoruz.

Toplumumuzda güvenlik ve adaleti nasıl sağlarız? Çocukların, kadınların ve herkesin hayatını nasıl koruyabiliriz? Çocuklara çalınan çocukluklarını nasıl geri verebiliriz? İktidardan ve muhalefetten talebimiz bu konuda çok boyutlu ve bütüncül bir stratejidir. Bu stratejinin parçaları ise şunlardır:

  • SUÇ ÖRGÜTLERİYLE MÜCADELE: Uyuşturucu ticareti, yağma (gasp, haraç), kaçakçılık, suç gelirlerini aklama, cinayet ve yaralama gibi suçları işleyen organize suç örgütlerinin sayısı ve etki alanı her geçen gün artmaktadır. Bu örgütler sosyal medya üzerinden propaganda yapmakta, dezavantajlı mahallelerde yaşayan çocuklara kolayca ulaşarak onları suça azmettirmektedir. Devletin bu örgütlerle etkin ve kapsamlı bir mücadele yürütmeden, sadece çocukların alacağı bireysel cezaları artırarak suçu engellemesi mümkün olmadığı gibi, örgüt yöneticileri özgürken örgüt üyesi çocukların ağır cezalar alması adil de değildir. 11. Yargı Paketinde örgüt faaliyeti içerisinde işlenen suçlarda çocukların araç olarak kullanılması durumunda örgüt yöneticilerinin alacağı cezaların da artırılacağı öngörülse de örgüt yöneticilerinin birçoğu yurtdışında olduğu ve yakalanamadığı için bu düzenlemenin caydırıcı olmasını beklemek güç. 
  • İNFAZ YASASI REFORMU: Toplumdaki cezasızlık algısının nedeni Türk Ceza Kanunu’nda öngörülen ceza sürelerinin değil, hükümlülerin kapalı ceza infaz kurumlarında geçirdiği infaz sürelerinin kısalığıdır. Bu durum çok sayıda suç kaydı olan kişilerin rehabilite edilmeden topluma karışmasına ve yeni suçlar işlemesine yol açmaktadır. Ceza infaz kurumlarına yeterli kamu kaynağı ayrılarak bu kurumların kapasitesi artırılmalı, hükümlülerin şartları iyileştirilmeli, infaz rejiminde öngörülen infaz süreleri ise toplumdaki güvenlik ve adalet duygusunu tesis edecek şekilde artırılmalıdır.
  • SUÇA SÜRÜKLENEN ÇOCUKLARIN REHABİLİTASYONU: TÜİK’in yayınladığı 2024 verilerine göre suça sürüklenen (kanunlarda suç fiili olarak tanımlanan bir suçu işlediği iddiasıyla) güvenlik birimlerine gelen veya getirilen çocukların sayısı 2024 yılında 178.834’ten 202.785’e yükseldi. 2024 yılında suç dosyası nedeniyle hakkında karar verilen çocuk sayısı 211.946 iken; verilen 63.712 ceza kararının 43.128'i hapis cezası. Koruyucu-önleyici bir tedbir olan “danışmanlık tedbiri” ise 51.386 çocuk için verilmiştir. Ancak bu tedbirlerin uygulanmasından sorumlu olan Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı'na bağlı,suça sürüklenen ve suç mağduru çocuklara yönelik hizmet veren ihtisaslaşmış çocuk evi sayısının yalnızca 58 olması, kurumsal kapasite ile ihtiyaç arasında ciddi bir açık olduğunu gözler önüne sermektedir. Türkiye'de çocuk adalet sistemi, istatistiksel verilerin gösterdiği nicel büyüklüğün ötesinde, derinlemesine bir nitelik krizindedir. Mevcut sistem, çocukları korumak ve topluma kazandırmak bir yana, kurumsal yapısı, işleyişi ve kapasite yetersizlikleri ile onları daha da derin bir kısır döngüye hapsedebilmekte, “suçlu” kimliğini pekiştirebilmektedir.
  • EĞİTİM: On iki yıllık “zorunlu” örgün eğitimi terk eden öğrenci sayısı gün geçtikçe artmakta ancak bu öğrencilerin takibi yapılmamaktadır. MEB’in 2024-2025 öğretim yılı verilerine göre ilkokulda %95,43 olan net okullaşma oranı ortaokulda %89,09’a, lisede %82,85’e düşmüştür. Örgün eğitimden ayrılan yoksul çocuklar kayıt dışı ekonomi içinde güvencesiz ve güvensiz koşullarda çalıştırılma, erken evlilik ve suça sürüklenme gibi risklerle karşı karşıya kalmaktadır. Sadece okul terki değil, devamsızlık da her kademede artmaktadır. MESEM’lerde kayıtlı 420.330, açık öğretim lisesinde kayıtlı 837.927, açık öğretim ortaokulunda kayıtlı 96.024 çocuk, pratikte örgün eğitimin dışına itilmiş oldukları halde kayıtlarda örgün eğitim görüyor sayılmaktadır. İşveren örgütlerinden gelen “zorunlu ortaöğretim iki yıla indirilsin” talepleri iktidar tarafından “bu konuda kamuoyu oluştuğu” iddia edilerek olumlu karşılanmaktadır. FİSA Çocuk Hakları Merkezi’ne göre Haziran-Temmuz-Ağustos 2025 döneminde 27 çocuk iş cinayetlerinde hayatını kaybetmiştir. Eğitimin tek amacı ekonominin ihtiyaç duyduğu insan gücünü yetiştirmek değildir. Eğitim sırasında öğrencilerin iyilik hali de gözetilmeli ve takip edilmelidir. Örgün eğitimi terk eden, açık öğretim okulları ile MESEM’lere kayıtlı çocuklar bu takip mekanizmasının dışına çıkmaktadır.
  • KENT HAKKI: Yoksul mahallelerde çocukların güvenli bir şekilde sosyalleşmesine, spor yapmasına, ders çalışmasına yönelik kamusal alanlar ve imkanlar kısıtlıdır ve gittikçe de daralmaktadır. Aslında bu durum sadece yoksul mahallelerde değil, şehrin her yerinde gözlenmektedir. Sokaklar gittikçe güvensizleşirken, güvenli kamusal alanlar özelleşmiş ve metalaşmış, bunlara erişim sadece belli bir bedel karşılığı mümkün hale gelmiştir. Yoksul mahallelerde çocuklar güvensiz sokaklara, görece avantajlı mahallelerde ise evlerin, sitelerin, alışveriş merkezlerinin dört duvarı arasına mahkûm edilmiştir.

Çocukları suça sürükleyen ekonomik eşitsizlikler, yoksulluk, eğitime erişim sorunları ve örgütlü suç yapıları ile etkin mücadele edilmediği sürece, cezaları ağırlaştırmak yalnızca çocuğun bireysel sorumluluğunu büyütüp kamusal sorumluluğu görünmez kılmakta; devletin ihmalinin sonuçlarını çocuklara yüklemektedir. Bu yaklaşım, çocuğun üstün yararı ilkesini, çocuğa özgü adalet sistemi anlayışını ve Birleşmiş Milletler Çocuk Haklarına Dair Sözleşme ile güvence altına alınan koruyucu devlet yükümlülüğünü açıkça ihlal etmektedir.

Bu tablo, 11. Yargı Paketinde de sürmektedir. Taslakta (Madde 25.), 15-18 yaş arasındaki çocukların işlediği insan öldürme suçlarında cezalar artırılıyor. Mevcut düzenlemede 15-18 yaş arasındaki çocuklara ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası yerine 24 yıla kadar hapis cezası verilebilmekteyken taslakta 27 yıla kadar, mevcut düzenlemede müebbet hapis cezası yerine 15 yıla kadar hapis cezası verilebilmekteyken taslakta 18 yıla kadar hapis cezası verilebileceği öngörülüyor. Tek başına üç yıllık bir ceza artırımının kimse için caydırıcı olmayacağı açıktır. Öte yandan kasten öldürme suçunun faili 15-18 yaş arasındaki çocukların cezalarında bu indirimlerin takdiri, “uygulanmayabilir” denilerek ceza yargılaması ilkelerine tamamen aykırı bir biçimde hâkimin keyfiyetine bırakılıyor. Böylece çocukların yetişkin gibi yargılanmasının önü açılıyor. Çocuklara 27 yıl yerine ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası verilmesinin önünü açmak ve bunu keyfi koşullara bağlamak yetişkinlere bile uygulanmayan bir cezalandırma yöntemidir.

Çocukların yetişkinlerden de ağır şekilde cezalandırılması, çocuklara yasa ve yargı eliyle negatif bir ayrımcılığın kurumsallaşması anlamına gelecektir. Bu yasal değişiklik yapıldığı takdirde hiçbir çocuğa ceza indirimi yapılmayacağı, çocukların yetişkinlerden de ağır şekilde cezalandırılacağı açıktır. Verilen ilk ağırlaştırılmış müebbet cezasından sonra maktulün yakınları doğal bir eşitlik arayışı içinde kendi davalarında da ağırlaştırılmış müebbet cezası verilmesini talep edeceklerdir. Sosyal medya kampanyaları ile ağırlaştırılmış müebbet talebiyle yargı üzerinde baskı kurulacaktır.

Taslak yasalaştığı takdirde, mevzuatta “18 yaşından küçük herkes çocuktur” ifadesinin bulunmasının bir önemi kalmayacaktır. “Çocukluk” yasal olarak tasfiye edilmiş olacaktır. Çocukluğun bu tür yöntemlerle tasfiyesi, çocuk yaşta, erken ve zorla evliliklerin de meşru hale gelmesinin hızla önünü açacaktır. 

Taslakta sadece çocuklar ile ilgili düzenlemeler yer almıyor; taslak torba kanunlarda alışageldiğimiz gibi birbiriyle ilgisiz pek çok konuda düzenlemeler içeriyor. Bunlardan bir kısmının kamu güvenliğini ve adaleti sağlamaya yönelik hiçbir faydası yokken, sadece toplumsal muhalefeti, bireysel hak ve özgürlükleri kısıtlama amacı taşıdığı açıkça görülüyor. LGBTİ+’ların varoluşuna yönelik ciddi bir tehdit oluşturan ve toplumun her bir bireyinin hak ve özgürlüklerini elinden alma potansiyeli taşıyan bu düzenlemelerle ilgili Ekim ayında kapsamlı bir basın açıklaması yayınlamıştık.

Muhalefet partileri ve milletvekillerine sesleniyoruz: Bu taslağın TBMM’ye getirilmesine izin vermeyin. Meclis’e gelirse Genel Kurul’a gelmemesi için mücadele edin. Genel Kurul’a geldiği takdirde OYLAMAYA KATILMAYIN! Kendileri çalıp kendileri oylasınlar. Sayısal çoğunluğa sahip olan ve istediği antidemokratik yasayı istediği gibi geçiren siyasal iktidarın demokratik yollarla yasa yaptığı yalanına ortak olmayın. Siz halkı temsil ediyorsunuz. Halka rağmen, tüm yurttaşların hak ve özgürlüklerine meydan okuyan bu taslağın yasalaşmasına biz sonuna kadar karşı çıkacağız. Siz de halkın temsilcileri olarak sesimizi duyun.

Devlete ve ilgili tüm kurumlara asli görevini hatırlatıyoruz:

“Yasalara dokunma, uygula.”

“Yasalara dokunma, etkili bir biçimde uygula.”

“Yasalara dokunma, suçları önleyecek şekilde uygula.”

“Yasalara dokunma, caydırıcı olacak şekilde uygula.”

4 Kasım 2025

EŞİK-Eşitlik İçin Kadın Platformu

www.esik.org.tr/
iletisim@esikplatform.net 

Konuyla ilgili hazırladığımız bilgi notları: 

Tarihçemiz Box

Tarihçemiz

Site içi arama
Eşik footer
copyright