MUHALEFETE SESLENİYORUZ! TALAN YASASI TEKLİFİNİ KABUL ETMİYORUZ! OYLAMAYA KATILMAYIN! SUÇA ORTAK OLMAYIN!
24Haziran2025,Salı
Enerji ve madencilik faaliyetlerini hızlandırmayı amaçlayan torba yasa teklifi TBMM Sanayi Ticaret Enerji Tabii Kaynaklar Bilgi ve Teknoloji Komisyonu’ndan jet hızıyla geçirilmiş ve Genel Kurul’a sevk edilmiştir.
Çevre ve iklim aktivistlerinin, köylülerin, çiftçilerin baskılarına ve itirazlarına yenik düşen ve hatta kendi tabanını dahi Süper İzin Yasası'na ikna edemeyen siyasal iktidar, her zamanki taktiği ile teklifin Genel Kurul’da görüşülmesini bir başka zamana erteleyip onun yerine daha önce askıya aldığı, yeşil görünümlü iklim yasası teklifini gündeme getirme hazırlığı içerisindedir. İster Süper İzin Yasası, ister yeşil görünümlü iklim yasası olsun mevcut siyasal iktidarın getirdiği hiçbir teklif, kamunun yararına değildir.
Genel Kurul’a getirilen teklif, doğanın haklarına ve insanın doğal ve temiz bir çevrede yaşama hakkına açık bir saldırıdır. Ormanlar, zeytinlikler, meralar, toprak, hava, su, kamu kaynaklarıdır ve tüm canlılarındır. Devletin görevi bu kaynakları korumaktır.
Doğayı tıpkı kadın bedeni gibi her türlü sömürüye açık, muktedire ait meta olarak gören kapitalist ataerkil zihniyet, sonsuz açgözlülükle ne kanun ne de yaşam hakkı tanımadan talan ederken, bu zihniyetin meclisteki temsilcileri talan düzeninin önünü daha da genişletmek istiyorlar. Onlara İkiz köylü kadınların sözünü hatırlatmak isteriz: “Kahvaltıda kömür değil zeytin yeniyor.”
Halkın onayı alınmadan, ekosistemi ve yaşam alanlarını tehdit eden, zeytinliklerin korunmasına dair mevzuatı fiilen uygulanmaz hale getiren bu teklif, yasa yapım tekniğine, çevre hakkına ve toplumsal katılımcılığa aykırıdır. Anayasanın 56.maddedisine göre "Herkes, sağlıklı ve dengeli bir çevrede yaşama hakkına sahiptir." Devletin görevi ise vatandaşının sağlıklı ve dengeli bir çevrede yaşamasını sağlamaktır.
Öte yandan, kömür, nükleer gibi enerji projelerine hız kazandırmak, aynı zamanda iklim krizini körüklemek demektir ki bu, Türkiye’nin iklim taahhütlerine ve küresel sorumluluklarına aykırıdır. Tüm ülkeler en çok da Türkiye, küresel iklim krizinden kaynaklanan afetlere maruz kalmaktayken, doğal dengeyi olumsuz etkileyen tüm “ekonomik” faaliyetlerin sınırlandırılması gündem iken AKP – MHP iktidarının getirdiği yasa teklifi doğayı sınırsız bir kaynak olarak gören talancı, rantçı zihniyeti ortaya koymaktadır.
Kamu kaynaklarının kullanım biçimlerinin ve kamu yapılanmasının bütünüyle yeniden değerlendirilmesi gerektiğini gösteren iklim krizine bağlı afetler, doğal değildir, insanın ekonomik ve toplumsal eylemleri sonucunda meydana gelmektedir. Buna son vermek elimizdedir. Yeryüzünü ve yaşamsal dengeleri bir bütün olarak korumayı umursayan, kaynakların adil ve eşit bölüşümünü temel alan, sosyal devlet anlayışını kamucu bir tasarımla yenileyen bir toplumsal düzen en acil ihtiyaçtır.
Tarih boyunca kadınlar, yaşamı yeniden kurma iradesini ve bilgisini taşıyan, doğaya, toprağa, çocuklara, yaşlılara kısacası tüm canlı varlıklara yönelik koruyucu ve sürdürücü roller üstlenen aktörler olmuştur. Kadınların bu birikimi, hayatı yeniden üretme ve devam ettirme sorumluluğuyla iç içe geçmiştir. Ne var ki bu bilgi ve deneyim, patriyarkal ve kapitalist sistemler içinde sistematik biçimde değersizleştirilmiş, görünmez kılınmıştır. Bugün Meclis Genel Kurulu’na getirilen ve zeytinlikleri, yaşam alanlarını, yerel ekosistemleri sermaye için feda eden yasa teklifi de tam bu tarihsel yok saymanın güncel bir örneğidir. Kadınların doğayla kurduğu bağ, sadece ekolojik bir sorumluluk değil; aynı zamanda yaşamın sürdürülebilirliğine dair bir bilgi sistemidir. Bu bilgi, talan düzeninin yıkım politikalarına karşı en güçlü direnç alanlarından biridir.
Kadınlar bu bilgi ve dirençle bugün talan politikalarına karşı en önde mücadele ederlerken mor yeşil ve kamucu bir ekonomik sisteminin kurucu aktörleri olacaklarını da ortaya koymaktadır.
Eşik Platform olarak muhalefet vekillerini kadınlara kulak vermeye davet ediyoruz:
İktidarın sayısal çoğunluk ile her istediği yasayı geçirdiği Meclis'te demokrasi oyunu oynamayın.
Rest çekin: Bu haliyle bu teklifi asla kabul etmeyeceğinizi, Genel Kurul'da oylamaya katılmayacağınızı ilan edin. Suça ortak olmayın.
MUHALEFETE SESLENİYORUZ! TALAN YASASI TEKLİFİNİ KABUL ETMİYORUZ! OYLAMAYA KATILMAYIN! SUÇA ORTAK OLMAYIN!
Enerji ve madencilik faaliyetlerini hızlandırmayı amaçlayan torba yasa teklifi TBMM Sanayi Ticaret Enerji Tabii Kaynaklar Bilgi ve Teknoloji Komisyonu’ndan jet hızıyla geçirilmiş ve Genel Kurul’a sevk edilmiştir.
Çevre ve iklim aktivistlerinin, köylülerin, çiftçilerin baskılarına ve itirazlarına yenik düşen ve hatta kendi tabanını dahi Süper İzin Yasası'na ikna edemeyen siyasal iktidar, her zamanki taktiği ile teklifin Genel Kurul’da görüşülmesini bir başka zamana erteleyip onun yerine daha önce askıya aldığı, yeşil görünümlü iklim yasası teklifini gündeme getirme hazırlığı içerisindedir. İster Süper İzin Yasası, ister yeşil görünümlü iklim yasası olsun mevcut siyasal iktidarın getirdiği hiçbir teklif, kamunun yararına değildir.
Genel Kurul’a getirilen teklif, doğanın haklarına ve insanın doğal ve temiz bir çevrede yaşama hakkına açık bir saldırıdır. Ormanlar, zeytinlikler, meralar, toprak, hava, su, kamu kaynaklarıdır ve tüm canlılarındır. Devletin görevi bu kaynakları korumaktır.
Doğayı tıpkı kadın bedeni gibi her türlü sömürüye açık, muktedire ait meta olarak gören kapitalist ataerkil zihniyet, sonsuz açgözlülükle ne kanun ne de yaşam hakkı tanımadan talan ederken, bu zihniyetin meclisteki temsilcileri talan düzeninin önünü daha da genişletmek istiyorlar. Onlara İkiz köylü kadınların sözünü hatırlatmak isteriz: “Kahvaltıda kömür değil zeytin yeniyor.”
Halkın onayı alınmadan, ekosistemi ve yaşam alanlarını tehdit eden, zeytinliklerin korunmasına dair mevzuatı fiilen uygulanmaz hale getiren bu teklif, yasa yapım tekniğine, çevre hakkına ve toplumsal katılımcılığa aykırıdır. Anayasanın 56.maddedisine göre "Herkes, sağlıklı ve dengeli bir çevrede yaşama hakkına sahiptir." Devletin görevi ise vatandaşının sağlıklı ve dengeli bir çevrede yaşamasını sağlamaktır.
Öte yandan, kömür, nükleer gibi enerji projelerine hız kazandırmak, aynı zamanda iklim krizini körüklemek demektir ki bu, Türkiye’nin iklim taahhütlerine ve küresel sorumluluklarına aykırıdır. Tüm ülkeler en çok da Türkiye, küresel iklim krizinden kaynaklanan afetlere maruz kalmaktayken, doğal dengeyi olumsuz etkileyen tüm “ekonomik” faaliyetlerin sınırlandırılması gündem iken AKP – MHP iktidarının getirdiği yasa teklifi doğayı sınırsız bir kaynak olarak gören talancı, rantçı zihniyeti ortaya koymaktadır.
Kamu kaynaklarının kullanım biçimlerinin ve kamu yapılanmasının bütünüyle yeniden değerlendirilmesi gerektiğini gösteren iklim krizine bağlı afetler, doğal değildir, insanın ekonomik ve toplumsal eylemleri sonucunda meydana gelmektedir. Buna son vermek elimizdedir. Yeryüzünü ve yaşamsal dengeleri bir bütün olarak korumayı umursayan, kaynakların adil ve eşit bölüşümünü temel alan, sosyal devlet anlayışını kamucu bir tasarımla yenileyen bir toplumsal düzen en acil ihtiyaçtır.
Tarih boyunca kadınlar, yaşamı yeniden kurma iradesini ve bilgisini taşıyan, doğaya, toprağa, çocuklara, yaşlılara kısacası tüm canlı varlıklara yönelik koruyucu ve sürdürücü roller üstlenen aktörler olmuştur. Kadınların bu birikimi, hayatı yeniden üretme ve devam ettirme sorumluluğuyla iç içe geçmiştir. Ne var ki bu bilgi ve deneyim, patriyarkal ve kapitalist sistemler içinde sistematik biçimde değersizleştirilmiş, görünmez kılınmıştır. Bugün Meclis Genel Kurulu’na getirilen ve zeytinlikleri, yaşam alanlarını, yerel ekosistemleri sermaye için feda eden yasa teklifi de tam bu tarihsel yok saymanın güncel bir örneğidir. Kadınların doğayla kurduğu bağ, sadece ekolojik bir sorumluluk değil; aynı zamanda yaşamın sürdürülebilirliğine dair bir bilgi sistemidir. Bu bilgi, talan düzeninin yıkım politikalarına karşı en güçlü direnç alanlarından biridir.
Kadınlar bu bilgi ve dirençle bugün talan politikalarına karşı en önde mücadele ederlerken mor yeşil ve kamucu bir ekonomik sisteminin kurucu aktörleri olacaklarını da ortaya koymaktadır.
Eşik Platform olarak muhalefet vekillerini kadınlara kulak vermeye davet ediyoruz:
İktidarın sayısal çoğunluk ile her istediği yasayı geçirdiği Meclis'te demokrasi oyunu oynamayın.
Rest çekin: Bu haliyle bu teklifi asla kabul etmeyeceğinizi, Genel Kurul'da oylamaya katılmayacağınızı ilan edin. Suça ortak olmayın.
#KendileriÇalıpKendileriOylasınlar
#ToprağımızıVermiyoruz
#ZeytinimeDokunma
24 Haziran
Eşitlik İçin Kadın Platformu
www.esik.org.tr