Eşit yurttaşlık hakkımızı aşındırmaktan vazgeçin, kazanılmış haklarımızı tehdit eden söylem ve girişimlere son verin !
24Şubat2022,Perşembe
EŞİK Platformu gönüllüleri olarak, 24 Şubat Perşembe günü TBMM’de Halkların Demokratik Partisi’nden (HDP) grup başkan vekili Meral Danış Beştaş, milletvekilleri millet vekilleri Gülistan Kılıç Koçyiğit ve Dilan Dirayet Taşdemir’i ziyaret ettikten sonra, ortak basın açıklaması yaparak kadınların eşitlik talebine yönelen tehlikelere ve Medeni Yasa’da yapılmak istenen değişikliklerin ortaya çıkaracağı olumsuz sonuçlar hakkında görüşlerimizi açıkladık.
Halkların Demokratik Partisi adına konuşan Beştaş, “Maalesef bu toplantımızı bugün savaşın gölgesinde yapıyoruz. Daha önceden planlanmış bir toplantıydı ve değiştirmedik, çünkü Türkiye’nin en önemli sorunlarının başında kadınlara yönelik saldırılar geliyor. Maalesef iktidar tarafından kadın kazanımlarına yönelik sıkça müdahale gerçekleşiyor.” dedi.
Yanı başımızdaki bölgesel savaşın gündemi kapladığı şartlarda, savaşın her türlüsünün acısını en iyi bilen kadınlar olarak evde, işyerinde, sokakta ve dünyada barış için aynı fikirde olduğumuzu görmek güç verdi. Yeryüzünün tükenen kaynaklarını savaşa ve silaha harcayan eril zihniyet ile eşitlik karşıtı zihniyetin aynı tarihsel kökten beslendiği ortak bilinci ile; Savaşın kazananı olmaz” derler, ama “HER SAVAŞINSİLAH SANAYİCİLERİ VE DESTEKLEYİCİLERİNDEN OLUŞAN BİR AVUÇ KAZANANI ve BAŞTA YOKSULLAR, KADINLAR ve ÇOCUKLAR OLMAK ÜZERE MİLYONLARCA KAYBEDENİ VARDIR” dedik.
Aynı eril zihniyetten beslenen toplumsal cinsiyet eşitliği karşıtlığının tezahürü olarak eşitlikçi aile modeli ve laikliği esas alan Medeni Yasa’ya yöneltilen saldırılara dikkat çeken açıklamamızı kamuoyunun dikkatine sunuyoruz.
24 Şubat 2022 EŞİK – Eşitlik İçin Kadın Platformu
Eşitlik İçin Kadın Platformu gönüllüleri olarak sesimizi meclisten duyurabilmenin ayrı bir önemi var. Halkın seçtiği vekillerin yasaklandığı, kadın temsilinin sadece yüzde 17 olduğu ve bu kürsüde konuşan EŞİK gönüllülerinin girmesinin yasaklandığı bu mecliste olmak çok anlamlı. İstanbul Sözleşmesi’nden çekilme niyetinin resmi ağızdan ifade edildiği 2020 yılı Temmuz ayından bu yana yürüttüğümüz kampanyaların çoğunda, Meclis’in görevine işaret ettik, izleme çalışmaları yaparak raporlar yayımladık. Çünkü bu çatı bizim ve halen demokrasilerin olmazsa olmaz kurumu.
Kadın hakları mücadelesinin gönüllüleri olarak bizler, kendi meclisimizde, EŞİK’te, en geniş yelpazeden, çeşitli dillerden ama ortak amacımız hakkında “aynı dilden” konuşuyoruz. EŞİTLİK ve ÖZGÜRLÜK dilinden…
Eşit yurttaşlık hakkımızı aşındırmaktan vazgeçin, kazanılmış haklarımızı tehdit eden söylem ve girişimlere son verin diyoruz.
Kadın erkek eşit değildir, çalışan kadın iffetsizdir, kadına 3 aydan fazla nafaka haramdır gibi eşitlik karşıtlığını besleyen söylemler yetkili ağızlardan kamuoyu önünde dile getirildikçe, Erkekler kadınlara her türlü şiddeti uygulamayı kendilerine tanınmış bir hak gibi görüyor. Nafaka öderken makbuza “haram olsun” diye not düşerek hakaret edebiliyor veya ödemiyor. Bunun bir ekonomik şiddet olduğu umurunda olmuyor. Nitekim yüzde 66’sı çocuğunun nafakası da dâhil ödemiyor. Yada gözünü kırpmadan öldürüyor. Kadın cinayetlerinin çoğunun boşanma sürecinde gerçekleştiğini unutmayalım.
Kadın cinayetlerinin Cinskırım boyutlarına varmasında bu eşitlik karşıtı söylemlerin etkisinin olduğunu yıllardır söylüyoruz. Aldığımız cevap, Toplumsal Cinsiyet Eşitliği sözcüklerinin eylem planlarından, metinlerden çıkarılmasını geçtik, kadına karşı şiddetin önlenmesini amaçlayan İstanbul sözleşmesinin iptali, 6284 sayılı yasanın tartışmaya açılması oluyor.
Bu yüzden, bugün bu kürsüden hep birlikte, şiddetsiz bir hayat ve EŞİT Yurttaşlık talebimizi bir kez daha altını çizerek ifade ediyoruz.
Eşitliği Koruyan Yasalara Dokunma diyoruz;
Zira çarpıtılmış, asılsız gerekçelerin ardına gizlenerek yok edilmeye çalışılanın EŞİTLİK ilkesi olduğunu çok iyi biliyoruz. İstanbul Sözleşmesi’nden çıkıldı çünkü sözleşme kadına karşı şiddetin toplumsal cinsiyet eşitsizliğinin sonucu olduğunu belirtiyor, devletlere eşitliği sağlamak yönünde bütüncül sosyal politikalar uygulayarak şiddeti önleme görevi yüklüyordu.
Şimdi de sıra bireyleri, en çok da kadınları, çocukları, aile içinde iktidarı elinde bulunduranlara karşı koruyan; toplumsal cinsiyet eşitliği açısından yaşamsal önem taşıyan Medeni Yasa’da.
2010’da kadın erkek eşit değildir söylemiyle başlayıp, 2012’de kürtajın yasaklanmak istenmesiyle devam eden ve 2016’da TBMM Boşanmaların Araştırılması Komisyonu Raporu’yla bir hükümet programına dönüşen kadın-erkek eşitliğine karşı ideolojik saldırılar bugün Medeni Yasa’yı doğrudan hedef almaktadır.
Eşitlikçi aile modeli ve laikliği esas alan Medeni Yasa yok edilmeye çalışılıyor.
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın talimatı ile Adalet Bakanı Bekir Bozdağ’ın masasındaki yeni yasa taslağı yasalaşırsa, kadınların ve çocukların kazanılmış hakları ellerinden alınacak, nafakaları kesilecek.
Hazırlıklarla ilgili tüm toplumun dikkatinden kaçırılmak istenen gerçekleri tek tek anlatıyoruz:
Boşanma sonucunda bağlanan yoksulluk nafakası evlilik süresine bağlı olarak 5-7 yıl olacak. 30-40 yıllık evliliklerde bile en çok 12 yıl olarak sınırlandırılacak.
Üstelik, “iş var ama kadın çalışmıyor” denilerek daha süresi bitmeden nafaka kesilecek.
Nafakası kesildiği için mağdur olacak kadınlar için “ara süre”, konuyu Aile Bakanlığı’nın değerlendirmesi “gerek görürse” kadına bir ödeme yapması gibi soyut formüllerle kadınların hayatı daha da zorlaştırılacak.
Yasa geriye doğru uygulanacak, kadın ve çocuklara şu anda ödenmekte olan nafakalar kesilecek.
Boşanma davalarını hızlandırıyoruz diyerek, erkekler hemen boşanma kararı alacak. Kadının ve çocukların nafakası, velayetin kimde olacağı, kadının tazminat, evlilik içerisinde edinilen malların paylaşımı, nafaka vb. diğer alacakları yıllar süren davaların sonucuna bırakılacak.
Hemen boşanma olacağı için, kadın ve çocuklar aile konutundan hemen çıkarılacak, nafaka bile bağlanmadan sokağa atılacak.
Hızlı dava görüntüsüyle, dava süresince ödenen tedbir nafakası hakkı tamamen ortadan kaldırılacak.
18 yaşını tamamlamış çocukların eğitim sürecindeki nafakası da kesilecek.
Eğer yasa taslağına eklenirse, nafaka ödeninceye kadar verilen tazyik hapsi kaldırılacak. Hem kadın hem de çocuğun nafakası için ister ödeyin, ister ödemeyin dönemi başlayacak. Zaten ödenmiyordu, artık hiç ödenmeyecek!
Görüldüğü gibi, medeni yasadaki haklarımız parça parça ortadan kaldırılacak. Bundan sonra boşanma erkekler için adeta “boş ol” “boş ol” “boş ol” diyerek gerçekleşir gibi kolaylaşacak.
Ekonomik olarak erkeğe bağımlı kılınmış kadınlar ise, sokağa atılacakları korkusuyla, yokluk ve yoksulluk içinde kalmamak için şiddet dolu evliliklere mahkum edilecek.
Kadınların boşanma hakkı fiilen ellerinden alınmış olacak. Milyonlarca yoksul ev kadını ve çocuk bu yasal değişiklikten etkilenecek.
Kadınlar olarak haklarımızı biliyor ve kaybetmek istemiyoruz.
Eşit yurttaşlık hakkımızı aşındırmaktan vazgeçin, kazanılmış haklarımızı tehdit eden söylem ve girişimlere son verin !
EŞİK Platformu gönüllüleri olarak, 24 Şubat Perşembe günü TBMM’de Halkların Demokratik Partisi’nden (HDP) grup başkan vekili Meral Danış Beştaş, milletvekilleri millet vekilleri Gülistan Kılıç Koçyiğit ve Dilan Dirayet Taşdemir’i ziyaret ettikten sonra, ortak basın açıklaması yaparak kadınların eşitlik talebine yönelen tehlikelere ve Medeni Yasa’da yapılmak istenen değişikliklerin ortaya çıkaracağı olumsuz sonuçlar hakkında görüşlerimizi açıkladık.
Halkların Demokratik Partisi adına konuşan Beştaş, “Maalesef bu toplantımızı bugün savaşın gölgesinde yapıyoruz. Daha önceden planlanmış bir toplantıydı ve değiştirmedik, çünkü Türkiye’nin en önemli sorunlarının başında kadınlara yönelik saldırılar geliyor. Maalesef iktidar tarafından kadın kazanımlarına yönelik sıkça müdahale gerçekleşiyor.” dedi.
Yanı başımızdaki bölgesel savaşın gündemi kapladığı şartlarda, savaşın her türlüsünün acısını en iyi bilen kadınlar olarak evde, işyerinde, sokakta ve dünyada barış için aynı fikirde olduğumuzu görmek güç verdi. Yeryüzünün tükenen kaynaklarını savaşa ve silaha harcayan eril zihniyet ile eşitlik karşıtı zihniyetin aynı tarihsel kökten beslendiği ortak bilinci ile; Savaşın kazananı olmaz” derler, ama “HER SAVAŞINSİLAH SANAYİCİLERİ VE DESTEKLEYİCİLERİNDEN OLUŞAN BİR AVUÇ KAZANANI ve BAŞTA YOKSULLAR, KADINLAR ve ÇOCUKLAR OLMAK ÜZERE MİLYONLARCA KAYBEDENİ VARDIR” dedik.
Aynı eril zihniyetten beslenen toplumsal cinsiyet eşitliği karşıtlığının tezahürü olarak eşitlikçi aile modeli ve laikliği esas alan Medeni Yasa’ya yöneltilen saldırılara dikkat çeken açıklamamızı kamuoyunun dikkatine sunuyoruz.
24 Şubat 2022
EŞİK – Eşitlik İçin Kadın Platformu
Eşitlik İçin Kadın Platformu gönüllüleri olarak sesimizi meclisten duyurabilmenin ayrı bir önemi var. Halkın seçtiği vekillerin yasaklandığı, kadın temsilinin sadece yüzde 17 olduğu ve bu kürsüde konuşan EŞİK gönüllülerinin girmesinin yasaklandığı bu mecliste olmak çok anlamlı. İstanbul Sözleşmesi’nden çekilme niyetinin resmi ağızdan ifade edildiği 2020 yılı Temmuz ayından bu yana yürüttüğümüz kampanyaların çoğunda, Meclis’in görevine işaret ettik, izleme çalışmaları yaparak raporlar yayımladık. Çünkü bu çatı bizim ve halen demokrasilerin olmazsa olmaz kurumu.
Kadın hakları mücadelesinin gönüllüleri olarak bizler, kendi meclisimizde, EŞİK’te, en geniş yelpazeden, çeşitli dillerden ama ortak amacımız hakkında “aynı dilden” konuşuyoruz. EŞİTLİK ve ÖZGÜRLÜK dilinden…
Eşit yurttaşlık hakkımızı aşındırmaktan vazgeçin, kazanılmış haklarımızı tehdit eden söylem ve girişimlere son verin diyoruz.
Kadın erkek eşit değildir, çalışan kadın iffetsizdir, kadına 3 aydan fazla nafaka haramdır gibi eşitlik karşıtlığını besleyen söylemler yetkili ağızlardan kamuoyu önünde dile getirildikçe, Erkekler kadınlara her türlü şiddeti uygulamayı kendilerine tanınmış bir hak gibi görüyor. Nafaka öderken makbuza “haram olsun” diye not düşerek hakaret edebiliyor veya ödemiyor. Bunun bir ekonomik şiddet olduğu umurunda olmuyor. Nitekim yüzde 66’sı çocuğunun nafakası da dâhil ödemiyor. Yada gözünü kırpmadan öldürüyor. Kadın cinayetlerinin çoğunun boşanma sürecinde gerçekleştiğini unutmayalım.
Kadın cinayetlerinin Cinskırım boyutlarına varmasında bu eşitlik karşıtı söylemlerin etkisinin olduğunu yıllardır söylüyoruz. Aldığımız cevap, Toplumsal Cinsiyet Eşitliği sözcüklerinin eylem planlarından, metinlerden çıkarılmasını geçtik, kadına karşı şiddetin önlenmesini amaçlayan İstanbul sözleşmesinin iptali, 6284 sayılı yasanın tartışmaya açılması oluyor.
Bu yüzden, bugün bu kürsüden hep birlikte, şiddetsiz bir hayat ve EŞİT Yurttaşlık talebimizi bir kez daha altını çizerek ifade ediyoruz.
Eşitliği Koruyan Yasalara Dokunma diyoruz;
Zira çarpıtılmış, asılsız gerekçelerin ardına gizlenerek yok edilmeye çalışılanın EŞİTLİK ilkesi olduğunu çok iyi biliyoruz. İstanbul Sözleşmesi’nden çıkıldı çünkü sözleşme kadına karşı şiddetin toplumsal cinsiyet eşitsizliğinin sonucu olduğunu belirtiyor, devletlere eşitliği sağlamak yönünde bütüncül sosyal politikalar uygulayarak şiddeti önleme görevi yüklüyordu.
Şimdi de sıra bireyleri, en çok da kadınları, çocukları, aile içinde iktidarı elinde bulunduranlara karşı koruyan; toplumsal cinsiyet eşitliği açısından yaşamsal önem taşıyan Medeni Yasa’da.
2010’da kadın erkek eşit değildir söylemiyle başlayıp, 2012’de kürtajın yasaklanmak istenmesiyle devam eden ve 2016’da TBMM Boşanmaların Araştırılması Komisyonu Raporu’yla bir hükümet programına dönüşen kadın-erkek eşitliğine karşı ideolojik saldırılar bugün Medeni Yasa’yı doğrudan hedef almaktadır.
Eşitlikçi aile modeli ve laikliği esas alan Medeni Yasa yok edilmeye çalışılıyor.
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın talimatı ile Adalet Bakanı Bekir Bozdağ’ın masasındaki yeni yasa taslağı yasalaşırsa, kadınların ve çocukların kazanılmış hakları ellerinden alınacak, nafakaları kesilecek.
Hazırlıklarla ilgili tüm toplumun dikkatinden kaçırılmak istenen gerçekleri tek tek anlatıyoruz:
Görüldüğü gibi, medeni yasadaki haklarımız parça parça ortadan kaldırılacak. Bundan sonra boşanma erkekler için adeta “boş ol” “boş ol” “boş ol” diyerek gerçekleşir gibi kolaylaşacak.
Ekonomik olarak erkeğe bağımlı kılınmış kadınlar ise, sokağa atılacakları korkusuyla, yokluk ve yoksulluk içinde kalmamak için şiddet dolu evliliklere mahkum edilecek.
Kadınların boşanma hakkı fiilen ellerinden alınmış olacak. Milyonlarca yoksul ev kadını ve çocuk bu yasal değişiklikten etkilenecek.
Kadınlar olarak haklarımızı biliyor ve kaybetmek istemiyoruz.
YAŞAM TARZIMIZA
NAFAKAMIZA
HAKLARIMIZA
EŞİTLİĞİ KORUYAN YASALARA DOKUNMA DİYORUZ!